"Delinse yer; çökse gök, yansa, kül olsa dört yan
Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.
Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmayan;
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz!"
Hüseyin Nihal Atsız'ın "Bozkurtların Ölümü" romanı, Türk milliyetçiliği ideolojisinin edebiyat tarihimizde yer tutan kıymetli bir eseridir. Roman, Türk tarihine, kültürüne ve milli değerlerine vurgu yapmakta ve okuyucuyu yüzlerce yıl öteye götürerek Ötüken'de hakim olan Türk töresini, tüm canlılığı ile hissetmesini
Sana düğün var demedim miydi? İşte düğün başladı. Sen ve bütün Çinliler davetlisiniz. Bu düğün biraz kanlı olacak ama ne yapalım? Türk düğünü böyle olur
Akın oldu mu, savaş başladı mı, Türkler ata bindi mi artık onların gözleri yalnız ileriyi görür, geride bıraktıkları çocukları, evdeşleri, anaları akıllarına gelmezdi…
Çok hoş, etkileyici, şüphe uyandıran ve bittikten sonra düşünmeye devam ettiren bir eser. Akıcı, sürükleyici, düşündürücü özellikle Türk tarihine ilgi duyan kişilerin severek okuyacağı bir eser. Hatta doyamayıp, keşke Ayşe Pusat gözüyle de anlatılmış bir hali olsa, keşke sonda bahsettiği geri gelişini içeren bir devam kitabı olsa diyebilirler.
Atsız Bey'in Bozkurtlar Diriliyor ve Bozkurtların Ölümü eserlerinde sıkça vurguladığı şerefli yaşam, şerefli ölüm tanımlamaları bu eserde de kendini göstermiş. Yazarın özel hayatından fazlaca izler taşıyor ve iyi ki de taşıyor. Atsız Bey'in şair kimliğinden bol bol istifade edebiliyoruz. Karakterlerin temsil ettiği duygular, canlı-cansız varlıklara yüklenen anlamlar çok etkileyici ve insana "ben bunun sembolüyüm!" diye bağırıyor adeta! Özellikle Şeref Bey... Kitabın bitişi ise yine daha önce kaleme aldığı bazı eserlerinde rastladığımız şekilde ani, net ama bir o kadar da şüphe uyandırıcı oluyor.
İyi okumalar.
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201926,9bin okunma