Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bu dünyada inancını kaybedersen yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.
Atatürk Nedim Paşa Oteli'nde geldiğinde yere Yunan bayrağı serildiğini görür. "Bu nedir?" diye sorar. "Çiğneyin Paşam, Kral Konstantin geldiğinde bizim bayrağımızı ezmişti," yanıtını alır. Fakat, Atatürk, "Hata etmiş. Bayrak, bir milletin şerefidir, kaldırın onu oradan!" der. Daha sonra, "Peki Konstantin geldiğinde burada rakı içti mi?" diye sorar. "İçmedi Paşam," derler. "O zaman niye geldi!" diye keyiflenir.
Reklam
Gerçi içini kötülük kaplamış, yüreğine bir damla vicdan düşmeyen bu insanların hepsinin sonu aynı olur. Yalnızlık. Allah’ın bize sunduğu en büyük servet olan sevgi böyle insanların hiçbir zaman ulaşamayacağı bir hazine. Bu insanlar da sadece bu dünyada kalbine gölge gibi düşen sahte dostluklar ve sahte sevgi gibi şeyler ile avutuyorlar kendilerini. Allah kimseyi onlar kadar alçaltmasın.
Böyle öğretmenlerin daha da çoğalması durumu çok üzücü.
Sonra öğretmenimiz bize dönerek sorduğu, “İyi bir insan olmak için ne yapmak gerekir?” sorusuna Eylül elini kaldırıp cevap verdi. “Ölmek gerekir öğretmenim, çünkü bu dünya iyi insanlar için delilik çizgisi.” Sonra öğretmenimiz iğrenti bir bakış ile dönerek beni işaret etti. “Çok haklısın Eylül, Yiğit’in de ölmesi hepimiz için iyi olur değil mi?”
İnsanın içinde doğumundan beri yaşadığı şeyler büyür. Eğer hayat sana güzel şeyler sunarsa için bahar bahçe olur, kötü şeyler yaşadığın zaman ise göğsüne bir taş oturur ve sen bununla baş edemezsen bu taş bir dağ olur.
Bunu hep tüm dünyaya ve kendime sorduğum bir soru nefreti aşılayan nedir?
Kötülüğün olduğu yerde iyilikte bulunuyor olsa gerek. Peki, iyilik ne zamandan beri kötülüğün gölgesinde kaybolur oldu, insanların içine bu denli nefret aşılayan ne olabilirdi?
Reklam
Gülmek tepkidir şakaya. Ağlamak hüzne tepkidir. Ses vuruşa bir tepkidir duvardan çıkan. Çığlık boğulmanın "Yeter" diyememenin tepkisidir. Horlama rüyanın hohlamak el üşümesinin ve büyümek doğmanın tepkisidir mesela. Bu zinciri kırabilecek var mi? Tepki olmayan bir şeyi gösterebilecek var mı peki? Yaşamlarımız tepkidir, ölümlerimiz gibi. Ve yeni yaşamlar da ölülerimize tepkidir. Tepkilerimiz yeni tepkiler doğurur, bayrak yarışı olur. Başlatmak için biter bitenler. Bitmek için başlayanları bilmeden.
Sayfa 88
Yakışıklı diye linçten kurtulan Kuvayı Milliyeci
Binbaşı Hüsrev, yanındaki yirmi atlıyla Gerede’ye gitmişti. Köprünün başında, öbür taraftan bir alay insanın kendisine bayrak ve el salladığını görmüştü. Bunu barış ve dostluk belirtisi telâkki ederek köprüden geçmişti. Geçer geçmez, halk onu attan indirerek taşlamaya ve dövmeye başlamış. Garip olarak canını kurtaran şey, sırf çok yakışıklı bir adam olmasıydı. Kalabalık arasından ihtiyar bir kişi Binbaşı Hüsrev’in üstüne kapanarak: — Bu kadar cesur ve güzel adamı nasıl öldürebilirsiniz? Ben ömrümün sonuna geldim, Allah ve Peygamber aşkına öldürmeyin, diye feryat etmiş. Garip olarak bir an için kalabalık durmuş, Binbaşı Hüsrev ile Osman Bey’in boyunlarına ve ellerine zincirler takılarak, bir taraftan taşlanarak, bir taraftan da yüzlerine tükürülerek hapishaneye götürülmüşlerdi. O günlerde kasaba hapishaneleri demir parmaklıklı bir kapı arkasında ufak bir yerdi. Halk demir parmaklığın arkasından, ellerindeki kamaları sallayarak kapıyı taşlamış ve onları tehdit etmişlerdi. Hilâfetçilerin arasında, Sefer adını taşıyan bir Çerkes şef sayesinde canlarını kurtarmışlardı. Bu adam, her nasılsa Millî Mücadele’nin kazanması ihtimalini dikkate alarak onları kurtarmıştı. Biz onların İstanbul’a götürülerek idam edilecekleri haberini alınca, aramıza bomba düşmüş gibi şaşkına döndük.
Kahreden bir vedanın çılgınlığı olamazdı bu Gelirsen Uyuşuk bir heyecan doldurur yüreğimi Bilmediğin huzurla çoğalır Göz kapaklarımdan aşağıya süzülür sevinç yaşları Gidersen... Acısı yankılanır kulaklarımda anıların Suküta kurban edeceğim çığlıklarımı Bir bayrak gibi dalgalanacak ismin dudaklarımda Keşkelerle sonlandıracağım haykırışlarımı Sonra, Her zaman hep sonra diyeceğim
Diyar Aydın
Diyar Aydın
192 syf.
·
Puan vermedi
190 sf. #kurtgecesi #i̇mparatoryum /24/
Gökhan Çelik
Gökhan Çelik
@yediverenyayinlari
Ayşe Gül Kutlu Yılmaz
Ayşe Gül Kutlu Yılmaz
Ne Mutlu Türk'üm Diyene. Her devirde coğrafyanın her noktasında biz varız. Kan dökülmesini seven bir millet olmasak da söz konusu vatan olduğu zaman Dünya’nın bile şah damarını kesebilecek bir güçteyiz. Kılıç kınından çıkmadıkça it sürüsü
Kurt Gecesi - İmparatoryum
Kurt Gecesi - İmparatoryumGökhan Çelik · Yediveren Yayınları · 047 okunma
Reklam
Âlemin kendisi bir işarettir. Arapçada âlem, alem ve ilim kelimeleri aynı kökten gelir. Alem bayrak demektir, minarelerin başındaki kubbenin en tepesindeki hilal ve sembole de alem denir. Âlem içinde yaşadığımız bu dünyadır. İlim de bunlar hakkındaki bilginin tamamını ifade eder. Âlemin kendisi nereye gitmemiz gerektiğine dair işaretin bilgisidir. Dolayısıyla - asıl olan, âleme bakarken onun bir işaret, mesaj, sembol olduğunu kavramak ve işaret edilen yere yürümektir.
Sürü Psikolojisi
Bence kim olursa olsun kalabalığın içine girdiği zaman başka birisine dönüşüyordu. Kendi kararlarından ve fikirlerinden uzaklaşıp çevresine topladığı insanların istedikleri şeylere yoğunlaşıyorlar. Bunun sebebi ise bence yanındaki insanları kaybetme korkusundan ya da kendi karakterini beğenmiyor oluşundandı. İşte bu yüzden daha önce tanımadığım bir insan ile konuşmadan önce iki kere düşünüyorum artık.
Zaten annem söylerdi hep bana, “Bu hayat kötüler için biçilmiş kaftan.” diye. Ona inanıyorum, doğru söylüyor ama arada sırada bile olsa iyiliğin de kazandığı zamanlar olacak diye düşünüyorum her seferinde.
Savaşın kazananı yoktur..
Doğru, para ve güç sahibiydiler, sahip olma dürtüsü, elde etme hırsıydı bu, sürekli başkalarının arazilerinde ve mallarında gözlerinin olmasına neden oluyordu; sınır çizip bayrak dikmelerine; savaş gemileri ve zehirli gazlara; kendi hayatlarını ve çocuklarının hayatlarını feda etmelerine.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.