Ciddi bir kıyafet giyip üniversiteye gittim. İlaç beni biraz sakinleştirmişti. İmalı bakışlara,
gülüşmelere, fısıldaşmalara hazırlıklıydım.
Doğrudan doğruya genel sekreterin odasına gittim. Bu kez göğüslerime bakmadı. Son derece
ciddiydi.
“Oturun Maya Hanım!” dedi. “Üniversitemizi çok zor bir duruma soktunuz.”
“Hayır” dedim. “Kabul etmiyorum.
Bu bayram büyük bir hüzün içinde olduğum için, hiçbir arkadaşımın bayramını kutlayamadım;
Anladım ki hiçbir dostum arkadaşım yokmuş. Kimse yokluğumu farketmedi tek dostum kitaplarım olduğunu bir kez daha anladım.
Kitap bitti ben kitabı kafamda tartarken şunları dedim: İşte romancılık bu. Edebiyata, sanata, şehire, tarihi eserlere ve bir çok şeye doyuyorsunuz. Orhan Pamuk gerçekten muhteşem bir yazar bunu bir kez daha anladım. Kitap okuması biraz yorucu bir hal alıyor zaman zaman. Bunun sebebide çok betimlemeler yapılarak anlatılmış olması. Ama bu bile kitabı bitirdikten sonra damağınızda hoş bir tat bırakıyor. O kadar ağladım ki kitabın sonunda. Bir erkeğin bir kadına olan tutku dolu aşkına, o erkeğin pişmanlıklarına, aşkına karşı yaptığı hatalara ağladım. Vah Kemalimm dedim keşke bazı yanlışları yapmasaydında kitabın sonunda içimiz yanmasaydı dedim. Ama sonra şunu düşündüm; kitabın böylesine yoğun ve unutulmaz olmasını galiba sonundaki o hüzün ve keder sağlıyor. Sadece Kemal değil, Füsuna da kızdım. Kitabın sonunda yazar okuyucularının Kemal hakkındaki bazı düşüncelerini yazmış. Şahsen ben Kemal için çok
üzüldüm ve “vah” dedim. Asıl kızgınlığım Füsuna ve bence kaçınılmaz son Füsunun da bencillikleri yüzünden yaşandı. Son olarak benim yüreğimde de çok güzel seven, ölene kadar büyük bir tutku ve bağlılıkla aşkını yaşamayı bırakmayan bir Kemal kaldı.
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202244 okunma