#toraman Şuayip Bey 60 yaşına merdiven dayamış evli kendi boyunca biri evlenip boşanmış üç çocuklu bir kızı, diğeri 20'sini geçmiş yakışıklı ve delikanlı bir oğlu olan bir komisyoncudur. Şuayip Bey, adım adım yaklaştığı teneşiri aklayıp paklarcasına kızından daha küçük olan ve annesinin gayri meşru kızı olduğunu bildiği genç ve güzel Binnaz ile evlenmeye kalkar. Zamanın erkeklerine iki, üç evliliği mübah sayan anlayışın ürünü olan (ki kitap 1913'te yazılmış olup, zaten #huseyinrahmigürpınar da bu adeti eleştirme maksadıyla yazmıştır bu eseri) bu evlilik Şuayip Bey'in saçını sakalını boyayıp 20'likler gibi kırılmasına sebep olmuştur. Gel zaman git zaman oğlu Aziz günün birinde üvey analığı Binnaz ile tanışır. Fakat bu tanışma gerçekte yıllar önce Aziz ile Binnaz'ın yani eski aşıkların tekrar bir araya gelmesinden başka bir şey değildir. Vaka bu ya, o saatten sonra Koca Şuayip, karısının onu aldatığından şüphe etmeye başlar. Nedense bu ihanetin müsebbibi sırıl sıklam aşık olduğu karısı Binnaz değilde onu hilelerle aldatan başka birinin varlığı olduğuna inanmak ister. İhanetin diğer tarafında kendini oğlu olduğunu hiç düşünmez. Fakat Binnaz hiçte öyle hafife alınacak bir kadın değildir. O öyle oyunlar oynar ki, zavallı mı desek, aciz mi desek daha doğru olur ama Şuayip Bey sanırım kendi sonunu kendisi hazırlar gibidir. Bu arada kitabı okurken pek çok bölümünde H. R. Gürpınar'ın o müthiş espri anlayışına da hayran kalmamak elde değil #okuyunpişmanolmazdınız
