Bu sabah hava berrak;
Bu sabah her şey billurdan gibi .
Gök masmavi bu sabah,
Güzel şeyler düşünelim diye.
Yemyeşil oluvermiş ağaçlar,
Bulutlara hasretinden.
'Melek ve Değerli Ablası'na - demişti bir dost ve ekleyerek ardına:
Bir sonbahar günüydü, hava matem kokusuna bürünürken
Gölün buz gibi soğukluğu çekti içine narin bedeni
İncecik, parıltılı saçlarıyla, o güzel yüze nasıl kıydın ey kara göl!
Düşünmedin mi hiç arkasından bir bir eriyen yürekleri?
Şimdi dağ gibi baban hangi köşede dökerdi göz
Seni görevden alıyorum. Bundan sonra operasyonu ben yöneteceğim. Çık, defol buradan.”
İnanmaz gözlerle bakan Mustafa Bey hiçbir şey demeden, diyemeden odayı terk etti. Ayaktaki adama bakar bakmaz onun kim olduğunu anlamıştım. Sizler de anlamışsınızdır. Demek bu yüzdendi. Kariyerinde çok hızlı ilerlediği, genç yaşında çok iyi yerlere geldiği için
Bu sabah hava durumunda gerçek yazın yarın başlayacağını söyledi sunucu: uzun zamandır aralıklarla süren yağışlar ve sağanaklar, bulutlar artık sonbahara dek kayboluyormuş gözden, beklenen ve özlenen Afrika sıcakları kapıdaymış... annem sevindi, sıcağa çok düşkün çünkü. Bahçedeki ağaçları düşündüm, çok geçmeden susuzluktan yılacaklar, bitap
Bu sabah hava berrak;
Bu sabah her şey billûrdan gibi.
Gök masmavi bu sabah,
Güzel şeyler düşünelim diye.
Yemyeşil oluvermiş ağaçlar,
Bulutlara hayretinden.
Işıldıyor kanat seslerinden kuşların
İlk uçtukları günün altın sevinci.
Karlı dağlardır sefere çıkmış,
Vadideki suyun şırıltısında.
Ben gülüm, ben karanfil, ben de yasemin diyor,
Renk renk kokularla çiçekler,
Sahiplerinden memnun evlerin bahçelerinde.
Boy boy insan gölgeleri kımıldar
Güneşi içmiş kaldırımlarda.
Belli adım atışlarından,
İçlerinden geçen şey.
Bütün erkekler delikanlı,
Bütün kadınlar genç kız,
Fakirinde refah,
Hastasında sağlık.
Sorulsa çocuk bahçesidir derim,
Karşı bayırdaki mezarlık.
Bu sabah hava berrak,
Bu sabah her şey billûrdan gibi.
(İnkılâpçı Gençlik, 9 Ağustos 1941)