**
"Makar Alekseyeviç, son mektubumu tamamlamadan bıraktım; içimdeki acı yazmama engel oldu. Bazen bana tuhaf bir hal geliyor, yalnız başıma kalmaktan hoşlanıyorum. Yalnız kalarak kendimi tamamıyla hüzne, kedere kaptırmak istiyorum. Böyle anlar gitgide daha sık gelmeye başladı. Hatıralarımın benim için öyle dayanılmaz bir cazibesi var ki, saatlerce etrafımda habersiz, durumuma ait her şeyi unutarak kalıyorum. Şimdiki yaşayışımda tatlı, acı bir tek intiba yok ki bende mazimde buna benzer bir hatıra uyandırmasın. Bu hatıralar en çok altın çağıma, çocukluğuma ait oluyor… Fakat böyle zamanlar daima derin bir üzüntüyle sona eriyor. Gittikçe halden düşüyorum; hayalciliğim beni kuvvetsiz bırakıyor, sıhhatim büsbütün bozuluyor.
Fakat sonbaharda nadiren rastlanan bugünkü hava, berrak, güneşli, pırıl pırıl sabah, beni canlandırdı, içim sevinç doldu. Demek sonbahara kavuştuk! Köyde sonbaharı ne kadar severdim! O zaman çocuktum ama çok duyguluydum."
**
Kitaba ait bini geçkin inceleme var, eminim diğerlerinden çok farklı bir şey yazmam mümkün değil.
Dostoyevski okumaya onun yazdığı ilk kitapla başladım ve kitabı çok beğendim. Kitap Varvara Alekseyavna ile Makar Alekseyeviç'in mektuplarından oluşuyor. Bu mektuplardan en sevdiğim Varvara'nın yazdığı bu mektup oldu. Kitapta yoksulluk, ezilme, hor görülme öyle güzel işlenmiş ki, bunun yanında birbirlerine koşulsuz sevgi duyan bu insancıkların konuşmalarının verdiği hüzünle karışık mutluluk çok güzeldi. Kesinlikle okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.