Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Okuduğun kitabı mümkünse 2-3 günde en olmadı 4-5 günde bitirmek gerektiğini düşünüyorum. Kar tatili , okulların kapanması derken çocukla beraber kitabın okunma süreci uzadı, bazı günler elime bile alamadım. Bu yüzden hikaye biraz bölük pörçük oldu malesef...
Kitabın kapağında “En iyi korku romanı” gibi iddialı bir cümle olmasa, beklenti düşük tutulsa sürükleyici bir kitap aslında... Ama anlaşalım kesinlikle bir korku romanı değil , gerilim zaman zaman evet ama korku değil...
1950 yıllarında Meksika’da geçen romanda, sosyetik güzel, kuzeninden gelen yardım mektubunu geri çevirmeyip kentten uzak Doruk Mevki’ye ziyarete gidiyor. Gerek kuzeninin halleri , tuhaf ev ve ev kuralları , birbirinden enteresan ev sahipleri derken roman kurgusu başlıyor. Klasik bir korkunç ev ve ona hükmeden ev sahipleri hikayesi... Zaten verilen ipuçlarından az çok ne olacağını biraz korku filmi/ kitabı deneyimi olan anlayabiliyor. Yani çokta süpriz bir son veya kurgu yok. Ama yine de zaman zaman gerildiğiniz ve sıkılmadan okuyacağınız bir kitap olmuş.
Bu arada kitabın yayın hakları satın alınmış ve çok yakında dizi çekimleri başlayacakmış. Ortaya klasik korku ama ilginç bir dizi yada film çıkacağı kesin..
Bir daha okunacak kategoride değil benim için ama sıkılmadan , hatta okuyabildiğim zamanlarda biraz gerilerek ve kendini kaptırarak okuduğum bir kitap oldu. Gerilim türünde kitap sevenler içinde, büyük beklenti olmadan okunup bitirilebilir.
Bu kitap çıktığında Maya mitolojisi ve kurgu mu aha tam benlik demiştim. Pdf’ini de görünce hemen okumaya başladım. Yalnız okuduğum pdfin çevirisi google translate gibiydi. O yüzden okurken herhalde bunu ya da şunu demek istiyor sanırım diyerek işkence çektim biraz. Ona rağmen yine de kendini okuttuysa, kitabının çeviri diliyle daha güzel olacağını düşünüyorum. Pdf i okumayı bırakacaktım ama meraktan bırakamadım. Konu olarak dedesinin evinde hizmetçiden kötü muamele gören bir kızın, bir sandıkta tıkılı kalmış Maya Tanrısı Hun Kame’i bilmeden serbest bırakmasıyla bu tanrının özgürlüğü için ikisinin yaşadıkları maceralar ve Maya yer altı dünyasının tekrar bu tanrıya geçip geçmeyeceği anlatılıyor. Maya tanrılarını ve mitolojisini görmek anlamında güzel bir kitaptı. Tabi çok bilgi beklemeyin. Sadece kurgu üzerinden bir kaç şeye değinilmiş. Duygusal girişler biraz zayıf kalmıştı bana göre. Ya da düşman gibi beslenilen duygu karşısında beklediğiniz tepkiyi görememeniz bir dumura uğratıyor sizi. Vucub Kame kötü bir tanrı gibi gösterilip ama aslında sanki ne kadar da yerini bilen biri gibi gösterilmiş son kısımlarda. Bir de kehanetleri görüp hala bile bile başka şeyler yapmaya çalışan bir tanrı Vucub Kame. Bunun dışında macera kısımları sığ kalmış. Hun Kame’in vücudunun parçalarının saklandığı yerlerden bulması hemen gerçekleşiyordu. Pek zorluk ya da macera göremedim doğrusu. Yine de okuduğum dile rağmen eksikleriyle beğendiğim bir yapıt oldu. Mitolojik kurgu sevenlerin aşırı beklentiye girmeden seveceklerini düşünüyorum.
Melankoli Prensesi Slyvia ve onun ruh eşi Esther
Slyvia Plath'i yine aynı adlı Slyvia filminde gördükten sonra melankolik yazar ünvanını hangi sebeplerle aldığını anladım. Filmi izledikten sonra biraz yorumlara bakayım dedim ve herkesin şikayetçi olduğunu gördüm. Kocası Ted Hughes'in daha aklı başında olduğu ve Slyvia'nın paranoyak karakter gibi göründüğü bir film olmuş ama yine
Sürekli sevişen insanlar ve kimin eli kimin cebinde belli deģil kitapta ama arada bu tarzlar romantizmi unutanlar ićin vasatin biraz ustu denilebilir.Kitaplar degerlidir.O yuzden tavsiye ederim.Rahatsizlik duydugum birsey yoktu kitapta.
256 syf.
·
Puan vermedi
Kitabımız yabancılaşmanın olduğu türde bir eser. Normal bir zamanda okusam bu kitap hakkında nasıl düşünürdüm bilmiyorum. Lakin şu dönemde gelişim psikolojisine çalışırken okumuş olmamdan ötürü etkilendiğimi söyleyebilirim. Kitap için Gelişim Psikolojisinde gördüğümüz kimlik arayışının kurgulanmış hali diyebilirim. Yazarın kendi hayatını temel alarak yazdığı söyleniyor.
Yazar kitaba hep şikâyetçi olduğum şehir hayatının kötü havasıyla giriş yapmış. Bu yüzden ilk sayfada ilgimi çekti. Bu kitapta Esther Greenwood adlı kahramanımızın gözünden onun çökmeye başlayan hayat hikâyesini okuyacaksınız. Peki, bu çöküş sonunda ne olacak? Karakterimiz yaşamanın zor olduğunu düşündükten sonra kolaya kaçıp intihar mı edecek? Yoksa bir ışık görüp kurtuluş için yeni bir hayata mı başlayacak? Cevabı için kitabı okumanız gerekiyor.
Bir arkadaşım Nilgün Marmara'nın şiir kitabını okumamı, seveceğimi söylemişti. Okudum, sevdim. Okuduktan sonra şairin hayatını araştırırken intihar ettiğini öğrendim. Slyvia Plath ile ne alakası var diyebilirsiniz. Zamanında Slyvia Plath üzerine tez yazmış. Bu adı da ilk kez öyle duymuş, araştırmış ve bu yazarında intihar ettiğini öğrenmiştim. Eserlerini okumalıyım demiştim. Uzun süre öylece sözde kaldı. Geçtiğimiz günlerde başka bir arkadaşım Sırça Fanusu okumak istediğini, bana da hediye olarak göndereceğini söyledi. O zaman dedim. Artık okuma vaktim gelmiş diye. Slyvia Plath okuma hikâyem böyle başladı.
40 yıllık bir evliliğin ardından dul kalmak.
"Neden mutluluğu, ancak çekip giderken çıkardığı sesle tanıyabiliyoruz?"
Bunu söyleyen 40 yıllık eşini kaybetmiş bir adam; Jean Louis Fournier.
Fournier eşiyle geçirdiği 40 yıldan sonra eşini kaybediyor ve nasıl hissettiğini, ne düşündüğünü adeta bir günlük gibi yazmaya başlıyor. Henüz ilk sayfada yazma amacını da belli ediyor zaten:
