O enteresan gecenin sonlarına doğruydu. Dıșarısı buz gibiydi. Kız pembe kadife pantolon giyiyordu uzun siyah montunun altına. Az önce ağlamıștı ama geçmiști iște. O, koluna girdi, diğerlerinin önünde yürüyorlardı. "Tiyatroda söylediğin türküyü söyle bana." dedi kız. Önce itiraz etti. Ardından ağır bir tonda bașladı tok sesiyle. "Bülbülüm altın kafeste amaaan..." Birkaç adım attılar karın üzerinde, nefesleri buharlașarak. Ve devam etti, "Öter aheste aheste. Ötme bülbül yarim hasta amaaan. Ötme bülbül yarim hasta. Aahh neyleyim șu gönlüme, hasret kaldım sevdiğime... " Biraz daha cesaretlenerek devam etti yere bakarak, "Ben sana dayanamam yarim, ben sana aldanamam. Ben sana dayanamam yarim, ben sana aldanamam..." Asla unutmadı kız o sesi, o karlı ve garip geceyi. Adımlarının karın üzerinde çıkardığı sesi ve onun sesinde gizli olan hasreti. Asla unutmadı.