Size şöyle bir teklifte bulunuyorum: Eğer çırılçıplak bir halde bara girip arkadaşlarınızın yanına oturur ve beş dakika boyunca onlarla konuşursanız size 500 sterlin vereceğim - dakikada 100 sterlin!
Bu süre boyunca cesaretinize eşlik edecek olan sosyal utanç duygusunu büyük bir eziyet içinde sonuna kadar hissedeceğinize şüphe yok. Ne var ki beş dakika sona erdiğinde, bardan sağ salim çıkacaksınız ve ne siz ne de orada bulunanlar bu olayı hatırlayacak. Hepsini sileceğim. Cebinizdeki banknotlar dışında sanki bu olay hiç yaşanmamış gibi olacak.
Bunu yapar mıydınız? Dahası, yapmadığınızı nereden biliyorsunuz?
Anneciğim, beni birazcıkta olsa seviyor musunuz? "Kardeşlerini nasıl seviyorsam seni de öyle seviyorum. Niye ki?
Anneciğim, siz Nardinho'yu tanıyor musunuz?
Hani şu paydak hanımın yeğeni."
GÜLDÜ. HATIRLADIM.
İşte, anneciğim Nardinho'nun annesi ona bir takım dikmiş, nasıl güzel. Yeşil böyle, ince beyaz çizgili. Yeleği boynuna kadar
Ali R.Sağman'ın ezan çevirisi işine 50 sonrası gelen tepkiler ve cevabı
Sayın Eşref Edib ! Atatürk, saraya sizi davet edeydi, ne yapardınız? Söyleyin, gitmez miydiniz ? Haydi gittiniz , böyle bir işle vazifelense idiniz , yapacağınız iş ne idi? Teklifi doğrudan doğruya reddetme k mi , yoksa kafanıza göre bir tercüme yapmak mı? Eğer ikinci şıkkı yapar idiyseniz, bize karşı söyleyecek sözünüz yoktur . Çünkü biz de bunu yaptık, hem de iyi yaptık! Siz tekbiri , bizimkinden daha iyi tercüme edebi lirseniz, işte meydan ! Haydi yapınız da görelim. Hem biz, onu yarım saatte yapmıştık. Siz yarım ayda yapınız! Birinci şıkka bakalım. "Teklifi red m i ederdiniz? Böyle bir medenî cesaretliniz , hakikî bir şecaatiniz vardı da bu şimdi bana yazdığınız mükemmel yazıyı, o zaman neden yazmadınız?" diye sorabilir miyim ? O zaman 'dilsizlik ' ile şimdiki 'bülbüllük' arasındaki bu büyük tezâdın sebebini gösteremeyeceğinize eminim .