Bir hafta önce bir arkadaşımla ilk iş günü çıkışında buluştum. Bu işi o kadar çok istiyordu ve o kadar çok kendini yormuştu ki "acaba arayacaklar mı?, acaba numaramı yanlış mı yazdım" vesveseleri ile aylarını geçirmişti.
Sonra bana dedi ki "bak kanka, hiç önemi yokmuş, o zamanlarda şu an olan aklım olsa bu kadar hırpalamazdım kendimi, anı yaşardım, bak oldu işte, ee" dedi.
Sadece dinlemiştim, katılıp katılmadığıma dair hiçbir tepki vermedim.
2 gün sonra da bir kitapçıda bu kitap dikkatimi çekti, biri önermişti, kişisel gelişim dedikleri için ön yargım vardı ama dedim "Buse hadi al" ve aldım.
6 günde okumuşum ve bu kitapta anı yaşamanın ne kadar "sözde" gibi görünse de, "sözde" kalmayacak kadar önemli olduğunun farkına vardım. Geçmişin ve geleceğin şu an için ne kadar önemi var gibi görünse de aslında sadece önemli olanın "şu an, içimdeki an, ben şu an ne yapabilirim" in olduğunu idrak ettim.
Bu kitap güzel bir kitaptı. Kuşkucu, kararsız, vesveseleri olan biri olarak okudum bu kitabı, bitirirken de şunu söylüyorum kendime: "gelecekte olmak istediğin kişi şu an sensin, şu an onun gibi davran" Hep 30'lu yaşlarımdaki beni merak ettim ama şu an o 30 yaşındaki Buse olacağım.
O mini eteği, kitabı param oldukça alacağım, sonra alırım demeyeceğim. O geziye gideceğim, o dili öğreneceğim, o insanı hayatımdan çıkaracağım.
30 yaşındaki Buse nasılsa ben öyle olacağım.