"Çiçek bile açar diyorsunuz... Unutur mu yani geçmişte yaşadıklarını, çektiği acıları, kanayan yaralarını, yüreğine oturan taşı?"
"Unutmaz. Sen de unutmayacaksın, hangimiz unutmuşuz ki... Geçmişi unutmayacak ama artık el gibi değil, kendi gözünle bakacaksın yaşadıklarına. Belki zamanla affedeceksin hayatı."
"Hayatı mı?"
"Hayatı ya... Sana yaşattıklarını reddetmek, aşağılamak, olanlardan iğrenmek, kendine çöp kız filan diye ad takmak yerine kabul edeceksin. O gerçeklerin üzerine öyle bir bina dikeceksin ki, görenler hayran kalacak. Hayat hep zalim değildir. Hele acı çekeni bilir, tanır, çektiklerinin onu erkenden büyüttüğünü anlar, kurduğu hayalleri görür, en çok da hayallerinden vazgeçmeyenleri sever. En büyük desteği de işte bu savaşçılara verir. Dünyanın önde gelen, aradan yüzyıllar geçse de unutulmayan şair, yazar, filozof, besteci, kâşif ve bilim insanlarının hayatına bakarsak, bu söylediklerimin ne kadar doğru olduğunu görürüz. Çoğu büyük sefaletler içinde, acılar çekerek gelmişlerdir o yerlere. Acı çekmek iyi bir şeydir demek istemiyorum ama özellikle çocukken çekilen acılar hayatta kalabilmek için yapılan mücadeleyi, savaşmayı, pes etmemeyi erkenden öğretir insana. Bunu sen de en iyi şekilde öğrenmişsin…”