Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
GİDERKEN Evim misin, ocağım mı, sığınağım mı Sen misin saklandığım her delikte adından kaçındığım Buyur sende buradan yak uzun bir bekleyişin son sigarasını
İKİ FARKLI DÜŞÜNCE PARADİGMASI
"Var ki düşünebiliyorum" demişti ezcümle Aristoteles. Yani, benim düşünmem, evvel-i emirde varlığa bağlı. Gayet makul! Buna mukabil "Düşünüyorum, o halde varım" demişti Descartes da. Yani varoluşum, düşününceyle anlaşılır, düşünceden başlar. Oooo, buyur buradan yak! Bu tavuk-yumurta çıkmazında düşünce tarihi ikincisiyle birlikte yeni bir mecraya girdi: 1) Aristoteles, hakikat orada-burada vardır ve keşfedilir demişti; yani varlık birincil ve aktif, zihin ikincil ve pasiftir. Aristoteles mantığı ve felsefesi bu keşifçi projenin açılımıdır. Klasik dönem İslam felsefesi de mantığıyla, fiziğiyle ve metafiziğiyle buna dahildir. Allah fiziki hakikatleri evren olarak vahyetmiştir, akıl onlara yönelir ve bilir. 2) Descartes da hakikat zihinde inşa edilir demişti (en azından öyle yorumlandı); yani zihin birincil ve aktif, varlık da ikincil ve pasiftir. Allah fiziki hakikati evren olarak vahyetmiş olsa bile ondan duyulara yansıyanlar zihinde mayalanır, zihin boş bir kalıp olmadığı için gelen veriler din, dil, tarih, gelenek, toplum, kültür gibi soslara banar, dolayısıyla zihne giren ham veriler ile bir ürün olarak çıktıları arasında büyük farklar vardır ya da olabilir. Son yüzyıllardaki bilim, mantık ve düşünceler de bu inşacı ve yorumcu projenin açılımıdır. Adına felsefe denilen son 400 yıllık düşünce tarihi farklı perspektiflerle bu ikinci bakışın değişik tezahürlerinden ibarettir. Felsefe denilen etkinliğin metodu ve anlam çerçevesi değişmiştir. Özeti budur.
Reklam
Hadi buyur buradan yak :)
Ey dil sen o dildara layık mı değilsin ya Da'va-yı muhabbete sadık mı değilsin ya Özrü nedir Azra'nın Vamık mı değilsin ya Bu gam ne gezer sende aşık mı değilsin ya Günümüz Ey gönül, sen o gönül alana layık mı değilsin; Yoksa sevgi davasında gerçek mi değilsin? Azra'nın özrü nedir; sen Vamık mı değilsin. Sen de bu gam ne gezer; yoksa aşık mık değilsin.
Buyur buradan yak...
"Neden uyandırdın beni ilkbahar? Uğuldayarak bana güzelim çiy tanelerini getirdiğini söylüyorsun ama benim solacağım an yakın. Yapraklarını dökecek fırtına çıkmak üzere. Yarın o yolcu gelecek ve gözleri tatlı bir şekilde her yerde beni arayacak ama bulamayacaksın."
Sayfa 148 - İndigo kitap
Görmeden seni isteyen gönlüm, görünce nasıl dayansın. Gelmeyeceğini bile bile beklemek saflık değil, aşktır! Buyur buradan yak dediğimde, kastettiğim canım değildi.
Buyur buradan yak, demek geldi içimden. Üç günüm yaşlı bir adamın ağrılarını dindirmekle, ilaçlarını vermekle geçecekti. Olmaz olası Maximilian Wagner! Bu uğursuz şubat günlerini mi bulmuştu İstanbul’a gelecek!
101 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.