Aslında bu kitap benim kitaplara olan bakış açımı değiştiren 2 kitaptan biri diyebilirim. Kitap gerek konusu gerek yapısı olarak kendine özgüdür. Distopyanın "Kara Dörtleme"sinden biridir. Kendi türünün kült eserlerindendir. İnsanı gerçek manada içine çeken, okuyanı karamsarlığa ve vehamete düşürebilecek bir eserdir.
Kitabın konusunundan tamamen bahsedip spoiler vermek istemiyorum ancak özetlersem; Kitabın ana karakteri Winston Smith, Julia ile yaşamaya başladığı aşk ile birlikte içinde bulunduğu sistemi sorgulamaya başlar. Ancak Okyanusya'da -3. dünya savaşı sonrası dünyadaki 3 devletten biridir- aşk yasaktır. Aslında Okyanusya'da her duygu yasaktır. İnsanlar sadece devlet için çalışmalı, çocuk yapmalı ve yaşamalıdır. Makina gibi belli programda yaşayıp ölmelidir.
Aslında George Orwell bu kitapla birlikte kendi dünyasını yaratmıştır. Kitabın geçtiği dünyaya özel bir dil oluşturmuş ve kitabın arkasında bu dilin kılavuzunu vermiştir. George Orwell'a göre gelişen teknolojiyle birlikte totaliter rejimler yayılmaya başlayacak ve zamanla tüm dünyayı etkisi altına alarak bir baskı ve korku rejimi kuracaklardı.
Belki bundan 20 yıl önce bu kitabı okusaydım bu duruma imkansız diyebilirdim ancak günümüzde George Orwell'ın kurduğu bu istenmeyen ütopyaya çoktan adım attık. Artık bu yoldan dönülemeyeceği gibi bu yola alışıp alışmayacağımız bile muamma.