68 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Yazar novellasında bizlere her ne kadar çok şey aktarmış olsa da biraz daha kurguyu uzun tutmasını isterdim. Çünkü İvan Dmitriç ve Andrey Yefimıç'in arasındaki o muazzam felsefik sohbetler daha uzun olsaydı okuyucu için daha doyurucu olabilirdi diye düşünüyorum. Böyle sanki bir şeyler eksik kalmış, her şey çok çabuk gelişmiş gibi oldu. Kitap kötü değildi tabiki de aksine kitabın içinde verilen mesajın aktarılma şeklini çok beğendim. Bazı paragrafları defalarca okudum aradaki derin anlamaları yakalamak çok güzeldi. Yazar her ne kadar o dönemin Rusyasından bahsetmiş olsa da benim aklıma hep günümüz şartları geldi sanırım insanlık varolduğu sürece bizler bu sorunlarla karşılaşacağız. Doktorun yaptığı felsefe ayrı şekilde incelenince ne kadar mantıklı gelse de o konumdaki bir hastaya bunları söylemek ne kadar da sığ bir düşünce. Tıpkı popülaritenin hakim olduğu çağımız insanının dilinde dolaşan "gerçek mutluluk" düşüncesi gibi...
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202270,8bin okunma
Topluluk böyle bir kez kişileştirildikten sonra (öteki topluluklarla ya da dogayla ilişkilerinde) topluluğun başından geçen önemli olayları böyle bir simgeye kodlanabilen anlamlarla açıklama yoluna girilir." Totemi şahin olan bir topluluğun, totemi timsah olan bir toplulukla üç kuşak önce kapışıp onu yenilgiye uğrattığını varsayalım. Böyle
Sayfa 107 - imge KitabeviKitabı okudu
Reklam
İnsanlığın her yeni çağını bir veya daha fazla teknoloji tetikler. Bu teknolojiler o kadar dönüştürücüdür ki bedenlerimize kadar türümüzü baştan aşağı değiştirirler. Bu değişim sonucunda insanlık yeni ve tümüyle beklenmedik bir yöne doğru yola koyulur. Bu yeni yön, yaşamımızın hemen her kısmında kökten değişimlerle sonuçlanır. Birkaç teknoloji değişimin katalizörüdür ancak bu, öykünün sonunu değil başlangıcını işaret eder. Üçüncü çağı düşünün. Ortaya çıkaran katalizörler yazı ve tekerlekti. Bu teknolojiler kendi içlerinde muazzamdı, fakat daha büyük olan öykü ise harekete geçirdikleri tüm o değişimlerdir. İkinci çağ da farklı değildi. Buradaki katalizör, bize şehir ve işbölümünü veren tarımdı... İlk çağı doğuranlar dil ve ateşti ki bunlar aynı zamanda bizim avlanma şeklimizi, yediklerimizi, yaşadığımız yeri, geçinme şeklimizi değiştirdi, Bu değişimler sırasıyla diğerlerini doğurdu. Ya bizim çağımız? Dördüncü çağ nihayetinde ne getirecek? Katalizörler yapay zekâ ve robot bilimi; bunlar verimliliği artıracak, zenginliği yayacak, bilgi edinimini hızlandıracak, yaşamı uzatacak ve ele aldığımız diğer her şeyi değiştirecek.
Fotoğrafa Soluk Mavi Nokta adını verdik, çünkü Voyager'in perspektifinden Dünya tek bir minicik mavi nokta, muazzam bir siyah kanvas üzerindeki görülebilir tek nesneydi. Soluk noktayı algılamak oldukça zor olduğu için gezegenimizi fotoğrafta bulmak için sabırla aramalısınız. Bu minik mavi nokta iki büyük fikri tanımlar: İlk olarak merakımızın sınırsızlığını ve hırsımızın büyüklüğünü. Bizzat evrenin sırlarını çözmek istiyor ve var olduklarını bile bilmediğimiz varlıklara, ulaşmaları 1 milyar yıl alabilecek mesajlar gönderiyoruz. İkinci olarak, Soluk Mavi Nokta, hepimizin kaderinin çok derinden birbirine geçmiş olduğunu ve hepimizin bulunduğu sonsuz karanlık gök kubbede milyonlarca "biz" ve "onlar" bölünmesinin saçmalık olduğunu gösterir. Bir bakıma, bir nokta üzerinde uzayın sonsuz gecesinde yapayalnız, kendi halimizde yaşıyoruz. Sahip olduğumuz tek şey birbirimiziz. Bir tür olarak yaşadığımız asıl büyük zorluk, tek bir insanlık olarak bir araya gelerek aynı kaderi paylaşmaya mahkum olduğumuzun farkına varmak olmuştur. Jack Kennedy Voyager'ın fırlatılmasından on yılı aşkın bir süre önce bu hissi tanımlamıştı: "En temel ortak bağımız hepimizin bu gezegende yaşamasıdır. Hepimiz aynı havayı soluyoruz. Hepimiz çocuklarımızın geleceğini önemsiyoruz. Ve hepimiz ölümlüyüz." (2)
Bize şeytanın diliyle konuşan her şeyle mesafe koyduk aramıza ...
GERİ ÇEKİLDİK BİR ADIM Geri çekildik bir adım , kendimize bakmak için ... Kendimizden aleme , alemden kendimize bakmak için ... Geriye çekildik bir adım ve sakinleştik , durulduk , arındık bizi cenderesinde ufalayan hızlardan ve hazlardan ... Haddimizi bildik , haddimizi bulduk , aczimize dokunduk . Bir adım geri durduk çerçöp taşıyan bu
Sayfa 171 - 172Kitabı okudu
160 syf.
·
Puan vermedi
"Nesini söyleyeyim, nesini anlatayım, nereden başlayayım, nerede bitireyim bilmem; böyle dile söze gelmez şeyleri insan kulağıyla değil, yüreğiyle duyabilir ancak. Bizim acımızın üstünde acı yoktur, bizim figanımızın üstüne figan yoktur. Şengal Dağı kadar büyüktür derdimiz, göğsümüzün üstüne oturmuştur. Öyle çok kanımız döküldü ki, iki nehrin
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2017100,3bin okunma
Reklam
299 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.