Siz mi yazdınız?
“Evet.”
Hemen buracıkta mı?”
“Hayır. Uzun yıllar var ki bir şey yazmıyorum.”
“Neden?”
“Söyleyecek bir şeyim kalmadı da ondan.”
Oysa söylenecek şey, her daim vardı.
Zor olan, söylenecek kişiyi bulmaktı.
Zaman, bu hükmü doğrulayacaktı.
"...Kolera’da oturanlar akşamın olduğunu yoğurtçunun çan seslerinden anladılar. Ansızın şak diye yanan sokak lambaları, ezelden tersoların suratlarındaki hüznü silmek, lavukları mutlu etmek için rüzgârın yardımıyla yine titrek ışık oyunları yaptı..."
KUŞLAR VARDIR
Soğuksa kar, baharsa yaprak;
Bir başına büyür toprakta ömrümüz,
Güneşle yeşil elleriyle çıplak;
- Uslu ayaklarla başlamış yolculuk -
Yürünmez öyle, bazen durulur,
Ve iner erenler katına yorgunluk;
Kapanır sukun üzre kitaplar.
Nefeslerle sürüp giden yaşamamız
Bir su kenarına gelir durur;
Ekmekten, şaraptan öte nimetler vardır;
Yürünmez öyle hep, bazen susulur.