Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çanakkale Şehidlerine
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi, -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle “Bu: Bir Avrupalı!” Dedirir- yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! ... Yaralanmış temiz alnından, uzanmış yatıyor; Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i... Bedr’in arslanları gibi şanlı idi... Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? “Gömelim gel seni târîhe” desem, sığmazsın. ... Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber. Mehmed Akif
ÇANAKKALE ŞEHİDLERİNE ( MEHMET AKİF ERSOY)
Çanakkale Şehidlerine Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi, -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle- "bu: bir Avrupalı! " Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan
Reklam
Çanakkale Şehidlerine Suheda govdesi, bir baksana daglar taslar... O, ruku olmasa, dunyada egilmez baslar, Yaralanmis temiz alnindan uzanmis yatiyor; Bir hilal ugruna ya Rab, ne gunesler batiyor!
Sen Ne yaptın Kral "d" mi "t" mi?
Mesela Mehmed Akif'in meşhur şiiri Çanakkale Şehidlerine'de geçen âsar ve cihat kelimelerini gündeme getirmiştik. Âsar "eserler" vardı, âsar "asırlar" da eklenmiş (Tdk'ya). "Cihat"ı da eklemişler. Fakat "cihad"la aynı yazıldığı için, 1, 2 diye numaralamak zorunda kalmışlar. Cihetler mânasındaki cihat'ın "t" ile yazılması tamam, fakat cihad'ın cihat yapılması doğru değil. "Efendim, türkçede bu arapça kelimelerin sonundaki "d"ler "t", "b"ler "p" olur!" Ben derim ki: Önce bu kuralı gözden geçirmek lazım!
Sayfa 167 - Muhit KitapKitabı okudu
Çanakkale Şehidlerine
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! Ey,bu topraklar icin toprağa düşmüş ,asker! Gökten ecdad inerek öpse o pan alnı değer. .. Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe" desem , sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab... Seni ancak ebediyetler eder istiab.
Sayfa 155Kitabı okudu
Çanakkale Şehidlerine
... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, Yaralanmış temiz alnından, uzanmış yatıyor; Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i... Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi... Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? “Gömelim gel seni târîhe” desem, sığmazsın. ...
Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Akif Ersoy
Reklam
Meşhur "Çanakkale Şehidleri" şiirinin "Necid seyahati sırasında bir istasyonda konaklarken, Çanakkale Zaferi haberinin verdiği heyecanla yazıldığı" menkibesi doğru değildir. 18 Mart'ta Akif Bey Berlin'den İstanbul'a henüz dönmüştü. Çanakkale şiiri 1923-24 yılları içinde yazılmış ve ilk olarak 10 Temmuz 1924'te (SR, c. 24, no. 608, s. 147) yayınlanmıştır. "Berlin Hâtıraları" sonundaki 85 mısra Çanakkale gazi ve şehidlerine hitap etmektedir; ancak o da Berlin'de yazılmıştır. Etraflı bilgi için bkz. Safahat 2009; Giriş, s. 29-30 ve dipnot 1075.
Sayfa 76
Sultan Mehmed Reşaddan Çanakkale şehidlerine
Sultan Reşâdın Çanakkale Şiiri Savlet etmişti Çanakkale’ye kahr ü herden, Ehl-i Islamm iki hasm-ı kavisi birden. Lâkin imdâd-ı ilahi yetişip ordumuza, Oldu her bir neferi kale-i polat-beden. Asker evladlarımın pişgeh-i azminde, Aczini eyledi idrak, nihayet düşman! Kadr ü haysiyeti pâ-mâl olarak etdi firar, Kalb-i İslama nüfuz eylemeye gelmiş iken. Kapanıp secde-i şükrana Reşâd eyle dua. Mülk-i İslâmî Huda, eyleye daim me’men
Çanakkale Şehidlerine
Asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek. Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar taşlar... O rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i... Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe"desem, sığmazsın.
Sayfa 77 - Diriliş YayınlarıKitabı okudu
SEYAHAT - Arayan Bulur
Ben genel olarak Türk edebiyatını az çok tanırım. Türk milletinin Abdülhak Hamid, Tevfik Fikret, Mehmet Akif, Faruk Nafiz, Yahya Kemal gibi kuvvetli şairleri, her zaman vatan ve halk duyguları ile yaşamış, eserlerinde milletin istek ve arzularını aksettirmişlerdir. Ölürsem görmeden milletde ümmid etdiğim feyzi Yazılsın seng-i kabrîme vatan mahzûn, ben mahzûn diyen Namık Kemal, halkı için güzel günler arzusuyla çırpınıyordu. Yahut Yahya Kemal: Ölmek değildir ömrümüzün en feci' işi, Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi beytiyle hayatın manasını ölmeden evvel ölmemekte, millet için mücadelede görüyordu. Yahut Mehmet Akif'in meşhur Çanakkale Şehidlerine şiirinde vatan toprağının kurtarılması uğrunda canını kurban eden askerin hakiki işini: Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe" desem sığmazsın diye terennüm etmesi ne kadar ictimai ve ne kadar şairanedir. Vatan uğrunda ölen asker o kadar büyüktür, onun emeli o kadar şanlıdır ki, onu tarihe gömsek oraya da sığmaz! Türk şiirinin millet hayatı ve milletin maneviyatı ile birlikte nefes alan bu ictimailik ananesi, bugün yerini dumanlı keder ve gam motiflerine, anlaşılmaz sembollere bırakmıştır.
Sayfa 276 - Ötüken Yayıncılık