Şimdiden söyleyeyim ki iletişim kurma yeri olarak kullananlar blocklanacaktır.
Sadece kitap günlüğüme,
Sadece ruhsal sıçıntılarıma,
Kısacası sadece kendime tahammülüm var :)
#rahatsizetmerahatsizim
bu saatte bu kitabı okumak hiç ama hiç iyi olmuyor… zaten hüzünlüyüm iyice boğuluyorum! bu alıntıyı okuduktan sonra yüreğim kaldıramadı… hemen kapattım kitabı derin bir iç çekmesi, hüzün ve boğulma ile… kesinlikle bu kitabı kalabalıklar içinde okumak en iyisi evde okuyamıyorum!
Fakat kitabın sonlarına geldiğim için derin bir ayrılık acısıda var…
o kadar bana benziyor ki kitap, o kadar benziyor ki… birdaha hangi kitabı bu kadar yana yana okuyabilirim? Okusamda hiçbirinde kendimi bu denli bulmayacagım.
Bundan sonra hepsi sanki öylesine okumak için var gibi olacaklar…
böyle hissedeceğimi düşünsemde, bu yazarın diğer kitaplarını sahiden bir süre kaldıramayacağım! o yüzden hemen almayı düşünmüyorum.
Bu kitabımdan sonra hatta şu “kürk mantolu madonna” klişesini okuyacağım…
böyle klasik, bilindik herkesin olan kitapları okumak istiyorum..
almıştım ama yüzüne bakmamıştım bundan sonra tam bakma vakti bence! herkesin kitabı sonuçta… herkesin kitabı olsada hepimizin penceresi farklı.
belki de çok hoşuma gider bilemem.. belki o kitapta beni yaralar, yada içimi açar. Ama bunun kadar hiçbir kitabın beni yaralayacagını sanmıyorum.. bildiğin kendim yazmış gibi, kendimi buluyorum her kelimesinde.. buldukça çaresizleşip, boğuluyorum! bu kadarda benzemesin be düşünce yapımız Emilcim… bu kadar da yıkılmış dünyaya karşı up umutsuz olmayalım be Emilim…
Bana belirgin bir arzu verin ve dünyayı alt üst edeyim her sabah bana diriliş komedisini ve her akşam mezara giriş komedisini oynatan, ikisi arasında da can sıkıntısı kefeninin azabından başka hiç bir şey yaşatmayan o fiiliyatın ucundan kurtarın beni... İstemeyi düşlüyorum ve her istediğim bana paha biçilmez geliyor. Melankoli tarafından kemirilen bir vandal gibi, bensiz ben, hedefsiz yol alıyorum, bilmem hangi köşeye doğru... terk edilmiş bir tanrı, kendisi de tanrıtanımaz olan bir tanri keşfetmek ve onun son şüphelerinin ve son mucizelerinin gölgesinde uykuya dalmak için.
Mutluluğu kendisine amaç edinen insan her daim doğru yol üzerinde olacaktır. Mutluluk maddeye ihtiyaç duymayan herhangi bir maddenin varlığı ya da yokluğu ile alakası olmayan yüce bir kazanımdır der. Ve şunu ekler. “Mutluluk insanın aklının ulaşabileceği en zirve kazanımdır”
Taş atanlar bizim hâlimizi bilmez bizi anlamaz ki... O yüzden atılan taşlar bizi incitmez. Ancak ya hâlden anlayanlar, dostumuz olanlar. Onlar değil taş, gül bile atsalar, o gül bizi incitir
Bu hıza ayak uydurmak ve sürekli değişen düzene uyum sağlamak çokta kolay değil. Zira insan doğası gereği hızdan değil, sakinlikten beslenir. İnsan durulunca coşan bir ırmaktır.