136 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Cehennem yerine hiçlik
Hangisi daha kötü olurdu? Hür olmadan yaşamak mı? Yoksa ölüm mü? Kitabı okurken bu soruyu soruyor insan kendine . Kitap bir idam mahkumunun son haftalarından son saatine kadar yaşadığı olayları, iç çatışmalarını , düsüncelerini, umutlarını umutsuzluklarını anlatıyor. Okurken mahkumun yerine kendini koymamak elde değil. Son ana kadar hep bir kurtuluş aratıyor. Kendisini hiç hatırlamayacak kızıyla olan konuşması hüzünlendirse de mahkumun işlediği suçtan bahsedilmemiş belki suçunu bilseydik mahkumun tarafında ve idam karşıtı düşüncelere sahip olurmuyduk bilemiyorum. Son olarak insanın idam hakkında düşüncelerini değiştiren bir kitap ve herkesin okuması gerektiği bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023122bin okunma
167 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Aşık paslı kalplerin malzemesi zannedilir, halbuki ne kadar zordur sahibi hakiki ile aşk. Her duyguya yüzlerce harf onlarca kelime gerekli iken, Adını anacak bir dert vardır Bide ahını çekecek Aşk. Mecnun’un yüreğindekini alıp sözcüklerin arasına sığdırmaya çalışmak, ihanet midir bilinmez. Züleyha’nın zindana hapsettiği adı konulmamış, adını
Aşka Dair
Aşka Dairİskender Pala · Kapı Yayınları · 20202,539 okunma
Reklam
Yeni Diyalektik
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler _Tanrı, ilk masondur. Masonlar _Orospu çocuğu. Marques de Sade _Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson _Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
Beni de valla!!!
Bir türlü aklımın ermediği şey şu: Bir şey'in olması nasıl mümkündür, varoluşunun gerekçesi nedir? Şayet şu ifadeyi kullanabilseydim, "Bir şey olmasın" diyebil­seydim bu çok daha tabii olurdu. Bu olmasın. "Bir şeyin olmayı­şı" mümkün olsaydı, "yok olsa"ydı. "Hiçlik" olsaydı. Elbette, "Hiçlik'in olmaması", yokluk'un tasarlanması da akıl almaz, kav­ranılmaz bir düşünce. Kavranılmaz'ı anlamaya uğraşıyorum: Bir­denbire kaskatı, yoğun, saçmasapan bir bütünlükte, eksiksiz bir hayali görüntüyle başbaşa kalıyorum. Olmamak, olmamış olmak imkansız ve saçma; var olanın da aynı şekilde muhtemel olması akıl alır gibi değil. Bu "var olan" niye var? Var olan, niçin, nasıl, hangi tarzla (kendiliğinden mi, yoksa biri tarafından mı) oluve­riyor; niye başka şey yok, bu varlık ne diye bir başka türlü değil de böyle? (Söz gelimi, insanın bir baş ve gövdesi, ikişer kol ve ba­cakları yerine; üç ayaklı, beş kollu, iki başlı olması. Uzay cisim­leri niye hep yuvarlak. Bazıları da düzgün dört yüzlü, prizma falan değil.) Bütün mesele burada. Oldum olası bütün bunlar yiyip tüketti, mecalsiz bıraktı beni.
Kalbin Vîrâneliği: KİBİR Osman Nuri Topbaş YÜZAKI DERGİSİ Hazret-i Mevlânâ’nın Gönül Deryâsında Sır ve Hikmet İncileri Yıl: 2017 Ay: Mayıs Sayı: 147 Mücerred hakikatler, teşbih ve temsillerle müşahhas hâle getirilince; kalpler, onları çok daha iyi idrâk eder. Hazret-i Mevlânâ; mânevî kıymetlerin şeytan ve nefsin hilesiyle nasıl
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
Reklam
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.