Kitabı okudukça anlıyorsunuz ki bir romandan çok daha fazlası var içeriğinde. Yoğun bir tarih, insanı derinden etkileyen betimlemeler, özellikle sonlara doğru yoğun hissedilen mitoloji (efsaneler) yani ilgi çekici birçok konu...
Belli ki uzun, upuzun bir araştırmanın sonunda yazılmış bir kitap, ciddi bir emek, derlemeler var...
Ben ortalara doğru yer yer sıkıldım ve yavaş ilerledi diyebilirim. (özellikle tarihi mektuplar beni biraz yordu)
Ama gitgide durgunluk azaldı ve özellikle son kısımlar çok güzeldi. Bitmesin istedim...
Konudan kısaca bahsedecek olursam; Doktor Mithat 'a uzak bir akrabasından bir ev miras kalır. Evde bulduğu günlüğü yakın arkadaşı çevirir ve tarihe bir yolculuk başlar.1914 yılları ile günümüz tarihi arasında gidip geliyorsunuz. Bazı kelimeler anlaşılmıyor. Ben arkadaki sözlüğe sıkça başvurmak zorunda kaldım.
Tabii birçok yeni şey öğrendim...
Beşir Fuad'dan çok etkilendim ve tabii dönemin birçok şair ve yazarının aşık olduğu kadın Nahit! beni etkiledi...
Uzun uzun düşündüm. Orhan Veli'den Melih Cevdet Anday'a, Cemal Süreyya'dan Cahit Sıtkı'ya, Can Yücel'den Sebahattin Ali'ye kadar hepsinin hayran, aşık olduğu kadın Arif Damar'ın karısı Nahit....
Onca güzel şiiri, romanı yazdıran kim bilir daha bilmediğimiz ne muhteşem kadınlar vardır...
Bence surete değil ruha aşık olmuşlardır! Şimdilerde pek kimsenin merak etmediği ruha...
Sevda kuşun kanadında ürkütürsen tutamazsın dinliyorum şu an
Dilerim her şey umduğumuzdan hayâl ettiğimizden bile güzel olur...