Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çok geçmeden marangoz tabut için ölçü alırken, pencereden baktıklarında, minicik sarı çiçeklerin yağmur gibi indiğini gördüler. Çiçekler bütün gece süren suskun bir sığınakla köyün üzerine yağdı. Bütün çatıları örttü, bütün kapıların önüne yığıldı ve dışarıda yatan bütün hayvanları soluksuz bırakıp öldürdü. Gökten öyle çok çiçek yağdı ki, sabahleyin sokaklar kalın halılar döşenmiş gibi oldu ve cenaze alayının geçebilmesi için çiçekleri küreyip atmak zorunda kaldılar.
Tabbi'nin, üzerine keçeli kalemle kuşlar ve çiçekler çizdiği küçücük bir hapishaneden kaçmaya çalışan bir mahkûm Misty.
Reklam
Cinayet
Genelev Çiçekçisi Selim'in cesedi iki gecedir çiçeklerin arasında yatıyordu. Sırtüstü düşmüştü, çiçeklerin saplarını kesmek için kullandığı bıçak, kalbine saplanmıştı. Cumartesi gecesi öldürüldüğünü düşünüyorduk. Katil onu öldürdükten sonra kapıyı çekip çıkmış olmalıydı. Araya tatil girince çiçekçi bir gün kapalı kalmış, cesedi bu
Genelev ÇiçekçisiKitabı okudu
Sunay Akın
... Kızılderili reis şöyle seslenir Beyaz Adam'a: "Toprağımızı alma isteği üzerine düşüneceğiz. Halkım 'Beyaz Adam'ın almak istediği nedir?' diye soracak. Bunu bizim anlamamız zor. Eğer o güzelim havanın, köpüren suyun sahibi biz değilsek, onu bizden nasıl alabilirsiniz ki? Güneşte parıldayan her bir çam ağacının, kara ormanların üzerinden asılan sisin, vızıldayan arının, halkımızın belleğinde ve düşüncelerinde kutsal bir anlamı var. Ağaçta yükselen özsuyu Kızıl Adam'ın anısını taşıyor. Biz toprağın parçasıyız, toprak da bizim parçamız. Hoş kokulu çiçekler kızkardeşlerimiz bizim, rengeyiği, at, yüce kartal ise erkek kardeşlerimiz. Irmağın köpüren dalgaları, çayırdaki çiçeklerin özsuyu, tayın teri, her biri bir ve tek soya, bizim soyumuza ait. Bu yüzdendir ki, Washington'daki Büyük Reis bizden toprağımızı isterken çok şey istiyor."
Sayfa 132 - ÇınarKitabı okudu
Çok geçmeden marangoz tabut için ölçü alırken, pencereden baktıklarında, minicik sarı çiçeklerin yağmur gibi indiğini gördüler. Çiçekler bütün gece süren suskun bir sığınakla köyün üzerine yağdı. Bütün çatıları örttü, bütün kapıların önüne yığıldı ve dışarıda yatan bütün hayvanları soluksuz bırakıp öldürdü. Gökten öyle çok çiçek yağdı ki, sabahleyin sokaklar kalın halılar döşenmiş gibi oldu ve cenaze alayının geçebilmesi için çiçekleri küreyip atmak zorunda kaldılar.
Can yayınlarıKitabı okudu
Güç yazan, kolay okunan yazar:Tevfik Fikret
Servetifünun'cular bir akşam matbaada bir araya gelmiş sohbet ediyorlardı. Fikret o akşam işlerini erken bitirip onlardan ayrılmıştı. Halit Ziya, Cenap Şahabettin, Ali Ekrem, Hüseyin Cahit ve Mehmet Rauf uzun süre gazetenin sorunlarını tartışmayı sürdürdüler. Hepsi çeşitli olaylara değinerek Fikret'e olan hayranlıklarını anlatıyordu. Onun şiire getirdiği yenilikleri uzun uzun övdükten sonra şairin dışarıda hangi yazarlardan etkilenmiş olabileceğini konuştular. Halit Ziya şöyle dedi: "Bence Fikret pek az okuyan bir şairdir. Fransız edebiyatının son aşamalarını izlediğine dair bir işaret göremedim. Öyle anlıyorum ki o Victor Hugo ve Lamartine'den sonra gelenleri çok seyrek ve tesadüfen okumuştur. Hele düzyazı üzerine çok sınırlı şeyler okuduğunu kendisi bana söylemişti. O kendi sanatkâr ruhunun hamurundan yoğruluyor, kendi ruhunun havasından gelen nefeslerle yükseliyor. Dışarıya bakmaya gerek görmeden bütün sanatları kendi kaynağında buluyor." Cenap Şahabettin şunları söyledi: "Evet Fikret'in gözleri kitaplarda değil ufuklarda dolaşıyor. Ufuklardan yorulunca kendi ruhuna dönüyor. Düşünceleri biraz duygularına ve daha çok hayallerine dayanır. Bence o kelebekler, çiçekler, dereler ve bülbüller şairi değildir. O okyanuslardan daha derin bir sanatçıdır."
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Karşımdasın. Elimi uzatıp dokunabiliyorum sana. Ne büyük mutluluk bu...Gördüğüm en güzel şeysin. Senden öte tanımladığım başka hiçbir şey yok.Her şey senin adınla anılıyor benim dünyamda. Bütün çiçekler sen, bütün yıldızlar sen... Bir sanat eserisin, bakmaya doyamadığım. Tanrının bana armağanısın, ve artıyor her geçen gün sana hayranlığım. Yüzünde
Çiçek
Çiçekler bütün gece süren suskun bir sağanakla köyün üzerine yağdı. Bütün çatıları örttü, bütün kapıların önüne yığıldı ve dışarıda yatan bütün hayvanları soluksuz bırakıp öldürdü. Gökten öyle çok çiçek yağdı ki sabahleyin sokaklar kalın halılar döşenmiş gibi oldu.
Sayfa 161 - Can YayınlarıKitabı okudu
Bu güzel metaforların şifresini kendi başına çöz; derinlemesine düşün onlar hakkında. Bu yüzden hikayeler üzerinden konuşuyorum. Onlar üzerinden hiç kimse konuşmamıştı. Niçin ben bu küçük hikayeler üzerinden konuşuyorum? -sadece nasıl düşüneceğine dair sana birkaç ipucu vermek için. Bunlar bu hikayeler üzerine yapılan yorumlar değiller; ben bir
9. BÖLÜM SONSUZ SABIR Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti. Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
Reklam
Jose Arcadio Buendia'nın ölümü
Çok geçmeden marangoz tabut için ölçü alırken, pencereden baktıklarında, minicik sarı çiçeklerin yağmur gibi indiğini gördüler. Çiçekler bütün gece süren suskun bir sığınakla köyün üzerine yağdı. Bütün çatıları örttü, bütün kapıların önüne yığıldı ve dışarıda yatan bütün hayvanları soluksuz bırakıp öldürdü. Gökten öyle çok çiçek yağdı ki, sabahleyin sokaklar kalın halılar döşenmiş gibi oldu ve cenaze alayının geçebilmesi için çiçekleri küreyip atmak zorunda kaldılar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.