Öyle ki; Sisteminjz 11 yaşında çiğnenip atılan çocuk cikletleri kadar anlam taşımamakta. Hey Hât ki; insanları hayatın anlamının ciklet peşinde koşmak olduğu zannına kurban edebilmişsiniz. Ve; Âlemlere Rahmet Efendim buyurdular ki; "Zannın çoğundan kaçının" (AlêyhisSalâtu Vesselâm)
384 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
En ufak bir eşcinsel hareketin seni hapse yollayacağı bir dönemde kendini patronunun oğlu ve aynı anda iş arkadaşı olan Andy'ye aşık bulan Nick. Andy en yumuşak biseksüel uyanışı yaşadı diyebiliriz. Kendini yerden yere vurmadı nasıl olabilir nasıl bir erkeği çekici bulabilirim vs diye. Nick'e karşı olan bütün çekimlerini düşündü ve sonunda kendini hislerine teslim etti. Hayatındaki her şey kaos olan Andy Nick'e olan sevgisini çok düzenli tuttu diyebilirim. Yanlış anlaşılmalar yaşandığında bile karşı tarafı hiç suçlamadı. İş romantizm kısmına ve o sonundaki erkek arkadaş olma sonucuna gelene kadar her şey çok güzeldi. Aniden hop diye bazı şeyler yaşanmadı. Birbirlerine her anlamda alışmaları gerçek hayatta görebileceğimiz gibi yavaşça gelişti. Hiçbir şekilde zorlamadılar sonraki aşamaya geçmeyi. En ufak tebessüm, ciklet paketini masada bırakışı, ortalığa yaydığı kitapları veya Nick'in köprücük kemiğindeki boşluktu onların sevgisi. Bir o kadar masum ama bir o kadar da ateşli. Yetişkin hayatında geçmesi bu romantizmin en büyük artıydı. Nick'in sonunda bütün korkularından arınıp sevdiği adamla geleceğe bakabilmesi beni aşırı mutlu etti. Şey diyordu kitabın içinde " Bütün gay kitaplar kötü sonla bitmek zorunda değil". Onların hikayesi de olabilecek en güzel şekilde son buldu. En azından bizim için son bulurken onlar için en mutlu zamanlar başladı :)
We Could Be So Good
We Could Be So GoodCat Sebastian · Avon · 20232 okunma
Reklam
Orman kanunlarının artık kent yaşamı için giderek geçerli olduğu dünyamızda, çocuklar da kendi kendilerini kurtar­ma çabasında. On-on beş milyonluk dünya kentlerinde la­ğımlar sıçanların, sokaklar da çocukların. Sokakta yaşıyor, sokakta kazanıyor, sokakta savaşıyor, sokakta ölüyorlar. Es­rar ticareti, yankesicilik, soygun ve fahişelik pazarlannda ar­tık çocukların vazgeçilmez yeri var. Çocuk çeteleri kentler­ de mahalleleri, sokakları parsellemiş durumda. Mahallede iş yapmak isteyen onlarla çalışacak. Aralarında daha 13’ünde, 14’ünde dolar milyoneri olanlar var. Çeteler silahlı. Hem de makineli tüfekli. New York çocuklarında en popüler model İsrail yapımı Uzi’ler. Çetelerin şiarı, “Hızlı yaşa, genç öl. Gü­nünü gün etmeye bak.” Engel, tehlike tanımıyorlar, gerekti­ğinde birbirlerini, yetişkinleri çiklet çiğner gibi rahatlıkla öl­dürüyorlar.
Sayfa 163Kitabı okudu
Ne yalan söyleyim, bir çoğunu yaptım:)
Birlikte bir Edip Cansever’i, bir Turgut Uyar’ı, bir Zingo Kosoviç’i okuyamadık örneğin, Mahler’i, Amalia Rodrigues’i, Hümeyra’yı, Mahmuri Efendi’yi ya da Andon Menxis’i dinleyemedik, bir zamanlar, bambaşka tutkular ve özlemler adına anlattığım o şirin deniz kahvesine gidemedik, o kahvede midye tava yiyemedik, bir filmi küçücük öpüşme kaçamaklarımız ve uyuklamalarımızla paylaşamadık, bir insanı öldürmenin tasarısını yapamadık, bir kütüphaneden bir kitap çalmanın heyecanını yaşayamadık, rezilcesine sarhoş olup sokaklarda garip garip şarkılar söyleyemedik, birbirimizi tokatlayamadık, birbirimizin suratına su fırlatamadık, yabancısı olduğumuz bir şehrin alabildiğine sessiz bir sokağında, bir gece karanlığında kaybolamadık, taksilerin pencerelerine çiklet yapıştıramadık, nerede olursa olsun, bir şipşakçıda bir fotoğraf çektiremedik, bir geceyi kahve, konyak, sigara ve sevişmeyle sabahın ilk ışıltılarına kadar uzatamadık, bir yaz akşamında alabildiğine uzun kumsalların birinde doyasıya gezinemedik, sana, senden bir çocuk sahibi olmak istediğimi söyleyemedim, pipolarımı temizlettiremedim, pabuçlarımı, gözlüklerimi ve çalışma masamı parlattıramadım, İspanyolca küfür öğretemedim, Tayland masajı yaptıramadım, banyomda yıkanmanı da amuda kalkıp şarkı söylemeni de öneremedim.
Seviyorum Demek!
"Seviyorum!" demek; O kadar ucuz, o kadar basit, o kadar dile kolay mı geliyor? "Seviyorum!” demek: Bu kadar sorumsuz, bu kadar hesapsız, bu kadar pervasızlık mı gerektiriyor? Hâlbuki: “Seviyorum!” demek; En geniş yüreklerin, en geniş otlaklarında, misli görülmemiş depremler meydana getirmez mi sanıyorsunuz? Yani:
"Yüreği olanlar beri gelsin!"
"Sevgiyi, ucuz bir ciklet gibi ağzına alıp geviş getirenler değil sevgiyi, Zerre zerre kan hücrelerine kadar hissederek, yaşayanlar beri gelsin. İki dakikalık zevkleri uğruna kırk yalan söyleyenler değil, Bir gün Aşk yaşayabilmek için, kâinatı hiçe sayanlar beri gelsin! Telefon hatlarında, ucuz fahişe duygularını gözyaşına çevirip, yarım gün sonra sevgili ile alay edenler değil; Her türlü ezayı, cefayı, çileyi, acıyı, ıstırabı, Sevgisi ve sevgilisi uğruna taşımayı göze alanlar beri gelsin!”
Reklam
512 öğeden 461 ile 470 arasındakiler gösteriliyor.