"Öyleydiler. Üçü de hayalperest kimselerdi. Sonu görünmeyen yollarda taban teperlerken de, yolun taşı toprağında tabanları çatlayıp kanarken de, hatta uyurlarken gördükleri rüyalarda bile hayaller kurarlardı..."(sf. 147)
Kasım, Hasan ve Cumay...
Biri Kazak, biri Kırımlı ve diğeri Kırgız, yaşarken beraber yaşayan, ölürken de beraber ölen üç asker...
İkinci Dünya Savaşı'nın Rus Birliğinde yaşanan acı bir yürüyüş ve ölümler.. Bir yanda Alman işgali, bir yanda Türk topraklarını işgal eden Ruslar ve Rus ordularına katılmak zorunda kalan Türk Askerler... Vatanlarından çok çok uzakta can veren onlarca insan...
"Güzel ölüm olur mu hiç?"
"Olur ya. Bak hele, kanatları ışıl ışıl."
"Ölümün güzeli olmaz."
"Ya açlıktan ölenler? Babamın ölümünü hatırlıyorum 1931'de. Kafası öylesine şişmişti ki... Ya da sürgün! Bak hele kanatları ışıl ışıl. Böylesine bir ölüm daha iyi." (sf. 55)
...
Yine bu kitap da, muhteşem ötesi.. Savaşın acı dolu tüm çıplaklığını göz önüne getiren, vatan özlemiyle, barış özlemiyle, hayallerle yaşayan insanların ağzından...