Necrophagia ve ölümsel nesne
Ölümsever kişinin şiddete neden bu denli tutkun olduğu böylece açıklanabilir. Yaşamsever kişiye göre insanın içindeki en önemli kutuplaşma, erkek-dişi kutuplaşmasıdır; oysa ölümsever için çok daha değişik, bambaşka bir kutuplaşma söz konusudur: Öldürme gücüne sahip olanlarla bu güçten yoksun olanların yarattığı kutuplaşma. Ona göre yalnızca iki "cins" vardır: Güçlülerle güçsüzler, öldürenlerle öldürülenler. Ölümsever kişi öldürene tutkundur; öldürülenlerden nefret eder. Öldürenlere tutkunluk gerçekte hiç rastlanmayan bir durum olarak düşünülmemelidir; öldürenler ölümsever kişinin cinsel isteklerinin ve düşlerinin nesneleridir. Bundan daha ağır olan ölümseverlik türleriyse yukarıda sözü edilen sapıklık ve ölümseverlerin düşlerinde sık sık ortaya çıkan bir arzu "necrophagia"dır (ceset yeme arzusudur). Bazı ölümsever kişilerin gündelik yaşamda fiziksel olarak çekici bulmadıkları ama korktukları, güçlerine ve yıkıcılıklarına hayranlık duydukları yaşlı kadın ya da erkeklerle düşlerinde cinsel ilişkide bulunduklarını bilirim.
cinsel kutuplaşma
Cinsel kutuplaşma, insanı özgün bir yola, karşı cinsle birleşmeyi aramaya iter, Erkek ve dişi kutuplaşması her erkeğin ve her kadının içinde vardır. Fizyolojik olarak kadın ve erkek, her ikisi de kargı cinsin hormonlarına sahiptirler, Ruhbilimsel olarak da kadın ve erkek iki cinsiyetlidir, İçlerinde alma ve nüfuz etme, nesne ve ruh unsurları
Reklam
Normal şartlarda!
Cinsel kutuplaşma insanı özgün bir yola, karşı cinsle birleşmeyi aramaya iter. Erkek ve dişi kutuplaşmasi her erkeğin ve her kadının içinde vardır. Fizyolojik olarak kadın ve erkek, her ikisi de karşı cinsin hormonlarına sahiptir. Ruhbilimsel olarak da kadın ve erkek iki cinsiyetlidir, içlerinde alma ve nüfuz etme, nesne ve ruh unsurlarıni taşırlar. Erkek ya da kadın, kendi içinde birliğe ancak içindeki erkek ve dişi kutupları birleştirerek ulaşabilir. Kutuplaşma tüm yaratıcılığın kaynağıdır.
Sayfa 53 - Say yayınları, 6.baskı 2021, çeviren Işıtan Gündüz. Bir eylem olarak sevmek.Kitabı okuyor
Yitmekte olan cinsel kutuplaşmayla birlikte bu kutuplaşma temeline oturtulan cinsel aşk da yitiyor. Karşıt kutuplarını eşitliği yerine erkek kadın aynılaşıyor. Çağdaş toplum, bireysel olmayan eşitlik fikrini öğütleyip yayıyor. Çünkü sürtüşüp pürüz çıkarmadan kalabalık topluluk içinde çalışabilecek, birbirinin eşi, çekirdek insanlara gereksinim duyuyor toplum. Bu insanların hepsi verilen emirlere uymaktadırlar ama yine de kendi isteklerini yaptıklarına inandırılmışlardır.
Söylemek gereksiz; kadınların eşitliğine karşı değilim; ama eşitlik yolundaki bu olumlu eğilim bizi yanıltmamalıdır. Ayrımların yok edilmesi için girişilen çabaların bir parçasıdır bu. Eşitliğin pahası şu olmuştur: Kadınlar erkeklerle eşittir, çünkü artık onlardan farklı değillerdir. Aydınlanma'nın getirdiği felsefedeki "lame n'a pas de sexe" (ruhun cinselliği yoktur) önermesi her yerde geçerli olmaya başlamıştır. Cinsler arasındaki kutuplaşma yok olmakta, bu kutuplaşmaya dayalı cinsel sevgi de ortadan kalkmaktadır. Ayrı cinslerden eşit kişiler olmaları gerekirken, erkeklerle kadınlar birbirinin aynı olup çıkmaktadır. Bireyselliği ortadan kaldıran bu eşitlik fikri çağdaş toplumda gittikçe yayılmaktadır; çünkü sürçmeden, takılmadan, kitle olarak çalışacak, birbirinin aynı insan atomları aranmaktadır; bu insanların hepsi aynı buyruklara uyar; oysa herkes kendi gönlüne göre davrandığını sanır. Çağımızda kitle üretimi nasıl eşyaların tek tip olmasını gerektiriyorsa, toplumsal süreç de insanların tek tip olmasını ister ve buna 'eşitlik' adını verilir.
Çağımızdaki anamalcı toplumda eşitlik bambaşka bir anlam kazanmıştır. Eşitlik dendiği zaman otomatların bireyselliklerini yitirmiş kişilerin eşitliği anlaşılır. Günümüzde eşitlik "bir olmak"tan çok "aynı olmak" anlamına gelmektedir. Soyutlamaları başka deyişle; aynı işlerde çalışan, aynı biçimde eğlenen, aynı gazeteleri okuyan, düşünceleri, duyguları aynı olan insanların aynılığıdır bu. Bu bakımdan kadınların eşitliği gibi ilerlemenin kanıtları sayılan bazı başarılara kuşkuyla bakmak gerekiyor. Söylemek gereksiz; kadınların eşitliğine karşı değilim ama eşitlik yolundaki bu olumlu eğilim bizi yanıltmamalıdır. Ayrımların yok edilmesi için girişilen çabaların bir parçasıdır bu. Eşitliğin pahası şu olmuştur kadınlar erkeklerle eşittir. Çünkü artık onlardan farklı değillerdir. Aydınlanmanın getirdiği felsefedeki "ruhun cinselliği yoktur" önermesi her yerde geçerli olmaya başlamıştır. Cinsler arasındaki kutuplaşma yok olmakta bu kutuplaşmaya dayanan cinsel sevgi de ortadan kalkmaktadır. Ayrı cinslerden eşit kişiler olmaları gerekirken erkeklerle Kadınlar birbirinin aynı olup çıkmaktadır. Bireyselliği ortadan kaldıran bu eşitlik Fikri, Çağdaş toplumda gittikçe yayılmaktadır. Çünkü sürçmeden, takılmadan, kitle olarak çalışacak birbirinin aynı insan atomları aranmaktadır. Bu insanların hepsi aynı buyruklara Uyar. Oysa Herkes kendi gönlüne göre davrandığını sanır. Çağımızda kitle üretimi nasıl eşyaların tek tip olmasını gerektiriyorsa toplumsal süreç de insanların tek tip olmasını ister ve buna "eşitlik" adı verilir.
Reklam
64 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.