Leylâ gelin oldu, Mecnun mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda.
Ateşten kızaran bir gül arar da
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi.
Ne şâir yaş döker, ne âşık ağlar,
Târihe karıştı eski sevdalar:
Beyhude seslenir, beyhude çağlar
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi!..
Vali:
-Derinden derine ırmaklar ağlar
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi...
Böyle başlar efendim.
-Sonu!
-Ne şair yaş döker ne âşık ağlar
Tarihe karıştı eski sevdalar
Beyhûde seslenir beyhude çağlar
Bir sağa bir sola çoban çeşmesi
-Evet, ben de hatırladım.
Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi.
Ey suyun sesinden anlayan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi?
"Gönlünü Şîrîn'in aşkı sarınca
"Yol almış hayâtın ufuklarınca,
"O hızla dağları Ferhat yarınca
"Başlamış akmağa çoban çeşmesi
O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı