Osmanlı’dan Tayyip’e Bilim Düşmanlığı
Hikmet Kıvılcımlı, “Osmanlı Tarihinin Maddesi” eserinin Üçüncü Cildinde Osmanlı’da bilimin ne hallere düştüğünü ve buna bağlı olarak Osmanlı Devleti’nin yıkıma nasıl dörtnala gittiğini veciz bir biçimde gözler önüne serer. Biz bu yazıda önce Usta’nın Osmanlı’daki yozlaşmayı somut olarak gösterdiği pasajı, Osmanlıca kısımlarından arındırarak,
HZ. ÂİŞE (ra) ve EVLİLİĞİ MESELESİ...
Mesud Özbilir Hoca'nın da gayet vuzuhla ifade ettiği gibi "evlilik yaşı" meselesinin "18"e tapulanması çok sonraki Avrupalı bir iştir. Bizim Müslüman memleketimizde, daha babalarımız çağına uzandığımızda dahi, bu işin daha erken yaşlarda olduğunu hepimiz biliriz. Aşağıdaki yazı Mesut Hocama aittir: - "Hz.
Reklam
" Sahile vuran bütün deniz yıldızlarını denize geri göndermenin bir yolu yoktur ama geri fırlatılan tek bir tanesi için çok şey fark etmiştir." Ah Deniz ah😔 Istanbul Seyrantepe de unutulan bir sempte bir gecekonduda dünyaya gelmiş Deniz.Yıldız ailesinin altı çocuğundan sadece biri.Erzurumdan göçüp gelmiş ailesi babası bir işte dikiş
Kelebeğin ömrü
Gülseren Hanım, Dr. Nüvit Hanım bir hasta gönderdi, "mümkünse hemen alıverin," diye rica etti. Şimdi onu gönderiyorum. Tamam Tuna, bekliyorum. Kapı vuruluyor ve içeri üç hanım giriyor. İkisinin ağlamaktan gözleri kızarmış. Biri ise şaşkın şaşkın etrafına bakınıyor. En yaşlı olan, elime bir kâğıt uzatıyor. Nüvit Hanım'ın bana
(Küçük Prens'in yazarı pesimist mi?) Bir karı kocanın karşısına oturdum. Aralarındaki çocuk kendisine iyi kötü bir yuva yapmış uyuyordu. Uykusunun arasında döndü, gece lambasının ışığı altında yüzünü gördüm o zaman. Ah! Ne tapılacak bir surattı o öyle! Bu adamla kadından doğmuş altın meyve. Bu güzellik ve tatlılık işte bu hantal yabani sürüden çıkmıştı. Yaldız gibi parlak alnına, somurtmuş yumuşacık dudaklarına doğru eğildim, dedim ki: İşte bir müzisyenin yüzü, işte çocuk Mozart, işte hayatın güzel bir vaadi. Ne farkı vardı ki masallardaki küçük prenslerden, sarılıp sarmalansa, korunsa, eğitilse, kim bilir ne olurdu ondan! Bahçelerinde yeni bir tür gül bittiğinde, bütün bahçıvanları bir telaş sarar: Ayrı tutarlar onu öteki güllerden, sularlar, gözetirler. Ama insanlar için bahçıvanlar yok ki. Bu çocuk Mozart da diğerlerinin geçtiği makine tezgâhından geçecek. Bu çocuk Mozart da çalgılı havasız barlarda o kokuşmus şarkılarda bulacak kendi müzik zevkini. Hüküm şimdiden verildi bile işte.
Sayfa 197Kitabı okudu
4-5 Haziran/Huzur...
Bisikletimi aldım ve sürmek için sahile gittim. Hava yağmurluydu, yerler ıslaktı. Ama sorun değil yağmuru çok severdim. Bazen ıslanmak için yağmurda yürüyüşe çıkardım. Bugünlerde yağmuru daha çok seviyorum çünkü güneşli günlerde aklım daha fazla sende kalıyor, seninle daha fazla meşgul oluyorum. Bu aslında iyi bir şey olmalıydı sevgili, aklımın
Reklam
460 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.