112 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Bu küçük hikâye sona erdiği zaman, yukarıdaki Giriş'in boşlukta kalır gibi olduğu görülecektir. Ama akıllı çocuklar, hayalleri geniş insanlar rüya ile gerçek; hayal ile korku ve vehim arasındaki boşlukları dokuyarak kendilerine göre yorumlar yapabileceklerdir." Evet bugün sizlere bir çırpıda okunabilecek, aslında çocuk kitabı olarak geçen ama yetişkinlere daha uygun olan Cahit Zarifoğlu'nun bu kitabından bahsedeceğim. Bazı yönleriyle masala benzese de tam olarak masal değildir, bir anlatıdır. Postmodernist yapıda yazılmış bir metindir. Yukarıda yazdığım, Giriş bölümününün sonundan aldığım alıntıdan da anlaşılacağı üzere, hikâyeyi bitirdiğimiz zaman hikâye boşlukta kalır gibi oluyor ve verilmek istenen mesajları bizler algılayamaya çalışıyoruz. Birçok ders niteliğinde mesajlar içeren bu kitapta bir çerçeve hikâye, bir asıl hikâye görüyoruz. Çerçeve hikayemiz, bir babanın kızına kurguladığı masalı anlatması, asıl hikayemiz ise anlatıcı babanın kurgulamış olduğu Ağaçkakanlar hikayesi. Genel anlamıyla kitabı ve kurgusunu başarılı buldum, beğendim. Bu şekilde elime alınca bi oturuşta okuduğum kitapları da seviyorum. Kitabın verdiği mesajlardan biri olarak "Kötülük yapan kötülük bulur." diyeyim ve bitireyim. :)
Ağaçkakanlar
AğaçkakanlarCahit Zarifoğlu · Beyan Yayınları · 2015513 okunma
Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.
Reklam
Tony Yurkoviç’ten!
Gün daha yeni başladı ve ... saat şimdiden akşamın altısı. Pazartesi henüz gelmişti ki ve aniden Cuma oldu. ... ve ay çoktan bitti ... ve yıl neredeyse bitti. ... ve hayatımızın şimdiden 40, 50 veya 60 yılı geçti. ... ve ebeveynlerimizi, arkadaşlarımızı kaybettiğimizi anlıyoruz. ... ve geri dönmek için çok geç olduğunun farkındayız ... O halde...
şimdi şiir bence senin yüzündür, şimdi benim tahtım senin dizindir.
"Her şeyin ilacı zaman, tek ihtiyacın zaman" dediler. Durup durup kolumdaki saate baktım, senin aldığın saate. Yolculukta ana babasını bunaltan çocuklar gibi sordum, “Daha gelmedik mi?” diye. Yüzüme boş boş baktılar. Yani dedim, daha yalın sorayım: “Bu zamanla geçer dediğiniz zaman, takribi ne zaman ey insanlar?”
Sayfa 165 - Geçtiğimiz Kırk GünKitabı okudu
Yazmayı pek beceremem ama bugün başımdan geçen bir olayı anlatmak istedim kendimce. İşten eve dönerken dolu bir metrobüste, malesef çok alışkın olduğum bir şekilde bir çocuk para topluyordu. (Normalde dilenen çocuklara para vermiyorum.) İstemsiz şekilde çocuğu izlemeye başladım. Duygusallığı çok seven halkımız ceplerindeki bozuklukları çocuğa veriyorlardı tabi. Çocuk bana doğru gelince ben de elimi cebime atıp birkaç bozukluğu çocuğun elindeki bardağa attım. Hemen sonrasında istem dışı bir şekilde avucumu çocuğun kafasına bastırıp, hafif okşama hafif de sıkıştırma eyleminde bulundum. Tabii bunu yaparken çocukla göz göze gelip birbirimize güldük. Sonra çocuk yürümeyi bıraktı ve metrobüsten inene kadar yanımda kaldı. O süre zarfında ben de çocuğun omzunu sıktım, çocukla inene kadar gülümsedik. Çocuk ineceği durağa geldi, indi ve bana kocaman gülümsemesiyle el salladı ben de karşılık verdim. Sonra kendi kendime düşündüm ki, çocuklar kendilerine para verenlerin yüzüne bile bakmazken; çok basit bir hareketle ona karşı şefkat, merhamet ve arkadaşlık gösterenlere karşı derin bir duygu hissediyorlar. Belki para vermek her zaman mümkün olmasa da bir çocuğun başını okşayıp, onlara tebessüm ederek, onları çok daha mutlu edebiliriz. (Ben bok gibi anlatsam da siz bence anladınız sayın okurlarım.)
Reklam
198 syf.
6/10 puan verdi
lanet kitap. size kendini nasıl sevdiriyor. şaka etmiyorum.
bittim. felaket bittim bu kitaba. çok güzel filan olduğu için değil, öylesine hoşuma gittiği için sevdim. Holden -adlı herifin beni hiçbir kitap karakterinin güldüremeyeceği kadar çok güldürmesi- yüzünden sevdim. kitaptan bahsedeyim biraz. hiçbir bomba yok kitapta. çavdar tarlasında oynayan çocuklar filan beklemeyin. Holden herifin okuldan kovulmasıyla başlıyor sonra da bir yerlere sürüklenmesiyle bitiyor işte. olay bu. arada bir de Holden’ın sahtekâr herifleri eleştirmesini, felaket bittiği kızları, çok sevdiği kardeşlerini, filmlere olan nefretini, söylemekten kendini alıkoyamadığı yalanlarını, lanet ettiği sayısızca zımbırtıyı filan okuyorsunuz. demiştim hiçbir bomba yok yani. Salinger bu kitabı hangi amaca hizmet, neden yazmış olabilir?.. kıyak birkaç düşüncesini dökmek istemiştir belki kağıda. okuldan ‘nefret’ ettiğini daha geniş bir kitleye filan duyurmak istemiştir, okuduğu birkaç kitabı paylaşmak istemiştir, sevdiği kızlara olan hislerini açığa vurmak istemiştir, içten içe sevse de hiç haz etmediği okul arkadaşlarını anlatmak istemiştir, katoliklerle ve kiliseyle ilgili olan düşüncelerini çıtlatmak istemiştir belki de. ben nerden bileyim. biraz güleyim, kıyak birkaç cümle kapayım, lanet -belki de biraz sıkıcı- bir amerikan filmi izler gibi olayım diyorsanız buyrun okuyun. pragmatik takılan bir herifseniz de okuyabilirsiniz, felaket bir şey beklememeniz gerektiğini yeteri kadar anlattım zaten. bana ne gerisinden.
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159,6bin okunma
Müzmin Bıkılmışlık
Apartman merdivenlerini yavaşça çıktı. Eli hiç istemediği halde zile gitti, kapıyı çaldı. Karısı yıllardır yüzüne yerleştirmeyi alışkanlık edindiği buruk ve eğreti gülümsemesiyle “Hoş geldin” dedi. Cevap verdi mi vermedi mi hatırlamıyordu. “Hoş buldum” demek, bu saçma tiyatroyu her anlamda devam ettirmek bu kadar gerekli miydi? Ellerini yıkadıktan
182 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Ölüme 10 Kala Yazılan Mektuplar
Bazı kelimeler vardır, birileri onları hep tehlikeli görür. Gerçi bazen tehlikelidir de. İnsanların o kelimeyi kullanış biçimi, hangi maksatla kullandığı belirleyicidir. Özgürlük, bağımsızlık, hümanizm, eşitlik, adalet... İşte devrim de böyle bir kelimedir. Devrimci, en büyük suçludur anlamını bilmeyenlerin nazarında. Kitabımız, sadece devrimin
Ben Hep 17 Yaşındayım
Ben Hep 17 YaşındayımBirol Öztürk · Altınpost Yayınları · 2000113 okunma
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.