Çocuksun Sen, meslektaş olduğumuz ,çok sevdiğim öğretmen, yazar ve şair Ahmet Telli'nin 1994 yılında yayınlamış olduğu şiir kitabıdır. Kitaba ismini veren "Çocuksun Sen" kalakalmışlığın, erişememezliğin, imkânsızlığın ama en çok da zamansızlığın şiiridir. Bir aşkın başlamadan bitişi daha güzel, daha masum nasıl anlatılabilirdi ki. Bazı kitaplar vardır içinden bir şiire vurulduğunuz bu kitaba ismini veren Çocuksun Sen şiiri de onlardan biri benim için...
Hiç büyümüyorsun artık, iyi ki büyümüyorsun Adınla başlıyorum her şiire ve her mısraya Esirgeyensin, bağışlayansın, biad ediyorum. Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil...
Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa
Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte
Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum
Behlül-i Dânâ bir gün Bağdât sokaklarından birinde giderken, oynayan çocuklar gördü. Çocuklardan biri ise bir köşeye çekilmiş onlara bakıyor ve ağlıyordu. Behlül-i Dânâ o çocuğun yanına gitti ve;
“Ey çocuk niçin ağlıyorsun? Gel sana bir şeyler alayım da sen de arkadaşlarınla oyna.” dedi ve çocuğun başını okşadı.
Çocuk bakışlarını Behlül’e
"Hiç kimsenin kalamadığı, kimsenin başaramadığı kadar çocuksun sen," dedi.
Ve bilinci tamamen kapanırken hayal meyal hatırladığı kelimeler ruhuna kadar işledi.
"Ben seni bir daha gitmen için getirmedim Efnan."
Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte
Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum
...
Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
...
Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte
Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum
Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
Sesin
“Evcilleştirmek” ne demek?
Artık herkesin unuttuğu bir şey, dedi tilki. “Bağ kurmak” demektir.
Bağ kurmak mı?
Öyle ya, dedi tilki. Sen daha benim gözümde yüz binlerce başka çocuktan ayırt edilmeyen küçük bir çocuksun. Sana ihtiyacım da yok. Senin de bana ihtiyacın yok. Ben de senin gözünde yüzbinlerce başka tilkiden ayırt edilmeyen bir tilkiyim. Ama, sen beni evcilleştirirsen, birbirimize gerekli oluruz. Sen benim için dünya yüzünde biricik olursun. Ben de senin için dünya yüzünde biricik. "