Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ulen nasıl çocuksun sen
daha geldiği ilk gündü... ahu gözlerinin taa bebekleri gülüp duruyordu ... o bir ahuydu ki, cümle avcılar onun peşinde sandım, asıl evlada o gün kavuşturdu Allah beni...
ePub
Ki insanlar rüya görmüyor Ve sıfır nedir biliyorlar Düş kuranlarsa çoktandır Meczup sayılıyor artık Çöl de keşfedildi ve yeniden Bir kez daha kaybedildi ütopya
Reklam
Bir çocuksun sen, bedeviler gibi ezberindeki şiirlerle bulmak zorundasın çölde yitirdiğin yolu; yeryüzü şenliğinin azımsanamaz bir parçasıdır yaktığın ateş, kıvrıldığın dönemeç, açtığın şemsiye, kucakladığın yaşlı ağaç; iyi çocuksun; tuhaf çocuksun..
Evren umutlardan daha küçükmüş Mutsuzluk daha büyükmüş meğer
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum
Gelecekteki hayatının nasıl şekille­neceğini şimdiden görmesi mümkün olmayan bir çocuksun sen daha. Ve hayal dünyanda geleceğinle oynamamalısın!
Sayfa 125
Reklam
Olmemişti. Belki de karanlık ruhlar, yeraltı dünyasından gelen yaratıklar, ölmüyordu. Ama bir sıkımlık canı kalmıştı. O artık amansız bir avcı değil, yıkılmış ve ihanete uğramış biriydi. Bir zamanlar şıldayan yüzünde gözyaşlarının derin isleri vardı. Prens biraz daha yaklaştığında göz göze geldiler. Kadın gülümsediğinde sivri dişleri göründü.
Uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir Bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna Tutunabileceğim tüm umutları görmiyeyim için Gözlerimi bağlıyorum geceyi mendil yaparak (Gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı, bunu Unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç)
Sayfa 38 - Everest
İhtiyaçlarımızı değil ihtiraslarımızı doyuramıyoruz.
Bir çocuk; dar ağızlı ve içinde fındık, incir bulunan bir kaba elini sokar. Avucunu alabildiğince doldurur ve şişkin elini dışarı çıkaramayarak ağlamaya başlar. Yavrum onun yarısını bırak! Elini yine yeterince dolu şekilde dışarı çıkarabilirsin. Sen işte bu çocuksun! Çok istiyorsun ve hepsini elde edemiyorsun. Daha az işte, o zaman istediğin senin olur.
İyas henüz çocuk iken Şam'a gitmişti. Orada nasılsa ihtiyar bir adamla atışır. Ve ihtiyarı Halife Abdülmelik tarafından tayinedilen kadının huzuruna duruşmaya çıkartır. Kadı, ihtiyarı evvelce tanıdığından haksız olduğu halde İyas'a çıkışarak: «Sen bir çocuksun böyle kendinden pek büyük zavallı bir adamı taciz etmekten utanmıyor musun?» İyas şu cevabı verir: «Ben hakkımı istiyorum; hak, bu ihtiyardan daha büyüktür.»
Sayfa 431 - Milli Eğitim Yayınları 1952 BaskısıKitabı okudu
Reklam
Sen çocuksun büyürsün büyür içinde Kimsenin gidip gelmediği değil Kimsenin gidip de gelemediği gurbet Trenlerin gittiği değil , bozkırda Turnaların uçtuğu değil uzunhavada Mektubun vardığı yer değil gurbet "Gurbet Yavrum..." Bir daha dönemeyeceğin eski şehir
bir daha doğmamak için doğmak diyorsun onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa
Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen Kum taneleri var ya onlardan birindeyim Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun Sesin bir
"Uğrunda savaşılmayan kazanılmaz."
Babamın, annemin ezilmişliğine, yoksulluğuna, ikiyüzlülüklerine karşı koymak için, seni savaşın sonunda elinden tutup götürmek için gitmeliyim. Sen çocuksun. Üstelik zengin kızısın. Bu daha da çok çocuk olmaktır. Anadolu baştan aşağı savaşıyor. Bizim gibiler katılıp da dövüşmezse neyi hak edebilirler? Yepyeni, yoksulların arka kapılardan savulmayacağı bir yurt kuracağız. Katılmak gerek. Uğrunda savaşılmayan kazanılmaz.
1.369 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.