Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
384 syf.
·
Puan vermedi
Çift zaman, çift perspektif, hem girift hem de birbirine ardışık iki hikaye. İlk dönem Nasyonalizmin (Nasyonel Sosyalizm: faşist rejimin etkisiyle ortaya çıkmış, milliyetçilik, anti-kapitalist, anti-Marksist sosyal düşünce sistemi, herkesin anlayacağı şekliyle Hitler ideolojisi) ayak sesleriyle başlıyor. Yıl 1936, bu noktadan temellenen metin,
Kuyu
KuyuJessie Burton · Epsilon Yayınevi · 201932 okunma
Sakarya Türküsü
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir. Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat; Şu çıkan buluta bak, bu inen suya
Reklam
85 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Siz siz olun seyahat ederken ne Heidegger ne de felsefe okuyun. Tekniğe ilişkin soruşturma, tekniğin ne olduğu, modern zamanların tekniğiyle kadim zamanların tekniğinin ayrıştığı noktaları 'varoluşun evi olan dil'in derinlerine inerek Almancanın kendi içerisindeki yapısından yararlanarak ve sürekli atıflar yaparak örülen bir eser.Eser bir sunum, Heidegger çağımızın büyük filozoflarından, teknik çağı en çok eleştiren ve felaketlerini ortaya koyanlardan.Bir filozof ancak çoğu zaman bakıyorsunuz ki bir filolog haline gelmiş, bu nietzsche'de de var.Kelimelerin kökenlerine dayanarak şiirsel bir metin inşa etmek amacında olan Heidegger modern çağı tanıma ve tanımlamada okunması gereken düşünürlerden.Kendisine filozoftansa düşünür denmesini istediğini bu kitabın mukaddimesinde okumuştum.Bu arada çeviriyi yapan Doğan Özlem ve yardımcısı olan öğrencisi iyi çıkarmışlar, Heidegger'in kelimeleri kullanırken kendi anlamlandırması ve atıflarıyla daha bir girift metnin ortaya konulduğunu dile getiren Özlem bu giriftliği okuyucuya dipnotlarla açmak için bayağı mesai sarfetmişe benziyor. Felsefeyi tanımak için okumam bir yana modern çağı tanıma ve anlamlandırma hususunda akideden sapmadan bilinçli olarak her türlü bilgiye yönelik okuma yapılması taraftarıyım. Y.Kaplan'ın deyimiyle tanımlayamadığımız çağda tanımlanırız madem, biz de önce kendimizden başlayarak hayatı ve inandığımız düzenin karşısında yer alanları neden tanımayalım? Selametle.
Tekniğe İlişkin Soruşturma
Tekniğe İlişkin SoruşturmaMartin Heidegger · Paradigma Yayınları · 199837 okunma
190 syf.
6/10 puan verdi
Psikolojide her şey nasıl ''bahane'' olarak adlandırılıyorsa, felsefede de sanırım bunun karşılığı ''safsata''. Neredeyse kategorize edilmeyen durum yok ki hepsinin adı da safsata olmasın. Bu kadar çok safsata çeşidi olduğunu bile bilmiyordum. Genelde önermeler gazetelerden alınmış ve hangi safsata grubuna dahil olduğu liste şeklinde verilmiş. Kitaptaki safsata başlıkları; Cinaslı safsata, Vurgulamalı safsata, Çok anlamlılık safsatası, Ezkaza safsatası, Genelleştirme safsatası, Dolaylı adam karalama, Sen kendine bak!, Konuyu saptırma safsatası, Terkip safsatası, Ayrıştırma safsatası, Kısır döngü safsatası, Alakasız sonuç safsatası, Korkuluk safsatası, Alakasız amaç safsatası, Cambaza bak! Olsa da bir olmasa da bir!,Sahte açmaz, Tecahülü arifane, Felaket tellallığı, Girift soru, Köşeye sıkıştırma, Başka çare yok!, Yanlış sebep safsatası, ''Öncesinde'' safsatası, Müşterek etki, Devede kulak safsatası, Bağlılaşım/illiyet hatası, Girift nedenler safsatası, Yetersiz örneklem, Kötü örneklem, Yanlış benzetme safsatası, Özensiz çıkarım, Saptırma safsatası, Kumarbaz safsatası, Bir bilen safsatası, Niteliksiz kaynak, Yaygın mutabakat, Yaygın tutum, Grup baskısı, Faydacı safsata, Yaranma safsatası, Dayatma safsatası, Mazruf değil zarf, Genetik safsata, Tehdit safsatası, Acındırma safsatası, Ön yargılı dil safsatası, Özel mazeret safsatası, Velhasıl hayatımız safsata!
Ben Böyle Düşünüyorum! Demekle Olmuyor
Ben Böyle Düşünüyorum! Demekle OlmuyorAlev Alatlı · Everest Yayınları · 2018150 okunma
175 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 saatte okudu
Sonsuz Bir Paranoyanın Kitabı: 49 Numaralı Parçanın Nidası
İnceleme Öncesi Giriş Notu: Bu upuzun incelemeyi okumak yerine izlemeyi tercih ediyorum diyenler için: youtube.com/watch?v=sHeIth7... "49 Numaralı Parçanın Nidası, dönemindeki her kitabı gölgede bırakacak kadar güçlü." Harold Bloom (ABD'li Eleştirmen) "Bir virtüözün eseri... Kitabın girift sembolizmi,
49 Numaralı Parçanın Nidası
49 Numaralı Parçanın NidasıThomas Pynchon · İthaki Yayınları · 2018231 okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Yazılı ya da görsel farketmeksizin, 1800’lerin sonlarından 1900’lerin ortasına kadar olan dönemi, okumak veya izlemekten çok keyif almıyorum. İki dünya savaşı, sayısız da ekonomik krizi kapsaması, değsem dokunacak kadar yakın geçmişte olması, o zaman dilimini çok kasvetli, çok tedirgin edici kılıyor benim için. Kitabın dönemi, tam da bu
Günden Kalanlar
Günden KalanlarKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 20185,3bin okunma
Reklam
600 syf.
8/10 puan verdi
Ahmet Ümit - Kukla
Bir Ahmet Ümit güzelliği daha eklendi kütüphaneme. Doyasıya polisiye ve film tadında kurgunun her zerresini hissedeceğiniz Kukla kitabında yakın siyasi tarihimizin girift ilişkilerine de değinilmiş. Ahmet Ümit kitap içerisinde karakterleri öyle güzel yerleştirmiş ki kitabı gerçek kişilere oturtuyorsunuz. Kitapta sadece polisiye ve siyasi kurgu yok. Aile içi iletişimin önemi, insani yanlışların pişmanlığı, telafi edilebilecek yaraların kontrolü, anne baba önemi, çocuk ilişkisine ve daha bir çok gündelik yaşamın bel kemiği konular da işlenmiş. Tadı damağınızda kalan romanlarınız arasına eklenecek Kuklayı okumanızı tavsiye ederim.
Kukla (Midi Boy)
Kukla (Midi Boy)Ahmet Ümit · Everest Yayınları · 20197,5bin okunma
"İstanbul Sözleşmesi kadınları korur mu?.."
- Üşenmedim, 34 sayfadan ve 81 maddeden oluşan İstanbul Sözleşmesi’ni dibine kadar okudum. Sözleşme, ön gördükleri ve dili açısından “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”ne benziyor. Yani başlıktaki soruya cevabım şu: İnsan Hakları Beyannamesi insanları ne kadar koruyorsa, İstanbul Sözleşmesi de kadınları o kadar korur. Haddizatında kadını da,
Tercüme Tercüme ya soluk bir fotoğraf, diyor kitap, yahut sadakatsiz ama renkli ve canlı bir taklit. Tercüme bir yaratış, bence... şiir gibi, deneme gibi ama onlardan çok daha güç. Edebiyatçılar, hiç olmazsa on büyük şair, on büyük romancı, on büyük tiyatro yazarı üzerinde anlaşabilirler, hangimiz on büyük mütercim sayabiliriz? Evet, tercüme sanatların en gücü: başka bir iklimde, başka bir çağda doğan düşüncenin kendi toprağımızda dirilmesi. Yalnız düşüncenin mi? Tercümede lafza teslimiyet ihanetlerin en büyüğü. Géorgique tercümesi, De Lille’e Akademi’nin kapılarını açmış . Büyük Frederik’e göre, asrın en orijinal eseri bu tercüme. Richelieu, De Lille’in Akademi’ye giremeyecek kadar genç olduğunu söyleyince, üyelerden biri haykırmış “Çok mu genç? İki bin yaşında, Virgile kadar yaşlı.” Chateaubriand, Milton tercümesi üzerinde otuz beş yıl çalışmış , yine de başarılı sayılmıyor tercümesi. İbret alalım. Voltaire, mütercimi uşağa benzetir, kendini efendisinin yerine koyan uşağa. Yanlış. Üstat mütercimle tercümanı karıştırıyor. Mütercim, mutlak’ı arayan bir çılgın, “felsefe taşını bulmaya çalışan bir simyagerdir, bir Sizifos’tur belki, bir haber taşıyıcısı değildir. Rivarol için bir üslup temrinidir tercüme, en büyük faydası insana kendi dilinin imkânlarını tanıtmasıdır. Belki doğru, ama hakikatin bütününü kucaklamıyor bu hüküm. Tercüme bir fetihtir, yalnız dili değil, düşünce ve hassasiyetin girift dünyasını da zenginleştiren bir fetih.
Sayfa 119 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.