Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaşam, çevremizde şu an tüm sıradanlığıyla devam ediyordu. Öbür yandan benim sıradan algıladığım bu süreçlerin hepsi anlaşılmayacak kadar karmaşık, gizemli, girift ve çok yönlüydü. Ve biz bu süreci anlamaya çalışıyorduk.
Büsbütün güven jestiyle bebeğin başı göğsüne yaslanan yetişkinin içini dolduran duygular karşı konulmaz iyiliktedir. Niye mi? Bence bizi savunmasız bırakan bebeğin çaresizliği değil bizim canevimizden vuran masumiyetidir. Çünkü dünyanın ne çok acıya yol açacağını biliriz, yaşamın ne kadar karmaşık ve güç olacağını, çocuğun dolu dolu bir yaşamın beraberinde getirdiği sosyal çevrenin girift etkileşimlerinde iyi ya da kötü bir dizi savunma mekanizması, kaçınma stratejisi ve kendini koruma yöntemleri geliştireceğini biliriz. Bunların hiçbiri bebekte yoktur, gözlerinde parlayan neşe büsbütün saftır ve başını dayadığı yetişkin bedeninsahip olduğu en güvenli yerdir şimdilik.
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
Garanti Karantina
Jübileler, kutlanan yalnızlıklar sanki herkes veliaht; hayat bu üç-beş tatil, birkaç mola fakat en çok da lokavt; düşüyor, düşüyor, düşüyor kaçak bir çift klişe çarpışmalar, kapris tekniği kadar girift.
180 syf.
5/10 puan verdi
eminim ki konusu ve kuramsal arkaplanı bu kadar güçlü ve ilgi çekici olmasına rağmen içeriğinin zayıflığı ile yüz-üstü bırakan başka bir kitap yoktur. yeni bir şey denemiş, âlâ. lâkin kürt sorununda birçok karmaşık noktayı -bilinçlice- vermiyor, birçok nokta kendinden önceki eleştirel literatürün tekrarından ibâret. girift birçok mes'eleyi çok indirgemeci bir değerlendirmeye tâbi tutuyor. otoriteye başvurma safsatasının tillâhı var, benzer şekilde yazar çok basit çıkarımlarda bile atıf yapmaya çalışacak kadar özgüvensiz–"ben demiyorum ha, çok «saygın» bir zât diyor". bu kitabı/yüksek lisans tezini yazarken yaptığı kaynak taraması da epey hatalı, iki problemi berâber değerlendirmek tarihyazımı açısından yeni bir deneme olsa da kaynak taraması bu kadar kıt kalınca ya da böyle olmasını tercîh edince maalesef ortaya çıkan eser de hayli sâkıt kalıyor. kuramsal temeli güçlü dedik. fakat orada da sıkıntıları var. çevre-tarihi, tarihyazımı kuramları arasında belirli bir boşluğu dolduruyor, o konuya laf yok. ammâ ve lâkin yazar, burada ele aldığı çekirgeleri tarihin öznesi/nesnesi hâline getirirek tarihi insan-merkezci olmaktan çıkarttığını zannediyor. sen onu tarihin öznesi yahut nesnesi hâline getirebildin çünkü insan ile etkileşim hâlinde, ana odak esâsında yine insan. insan-merkezci tarihyazım «pantheon»unu genişletip yeniden-kurguladın sâdece, insan-merkezci olmaktan çıkartmadın, çıkartamazsın da zâten. çünkü tarihsel veriyi üreten ve/veya üretimine değer atfeden, değerli kılan şey «insan» ve «insanla etkileşim hâli» .
Çekirgeler Kürtler ve Devlet
Çekirgeler Kürtler ve DevletNevcihan Özbilge · Tarih Vakfı Yurt Yayınları · 20205 okunma
Mitokondrilerin hangi saatte ne yersek daha çok serbest radikale sebep olduklarını mekanizmasıyla öğrendiğimizde hücrenin kısalan ömrüyle kısalan ömrümüz meselesini birbirine bağlamış olacağız. Bu öyle girift, öyle birbiriyle bağlantılı bir konudur ki , yemek yemeye hala kilo meselesi olarak bakmanın bu çağ için artık çok sığ kaçtı­ğını söylemeden geçemeyeceğim.
352 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Konusu: Tanıtım bülteninden; Düş Kesiği, bir sabah uyandığında kendisini yazdığı romanın karakteri olarak bulan Gereksizyazar’ın hikâyesi. Düş Kesiği, anlam giriftse, biçimin de girift olacağından yola koyulan bir roman. Düş Kesiği, bazı şeyleri güzel yapan kusurlardan bahsederken, insanın en temel yanılgısının kendisi hakkında olduğunu savunan bir roman. İnceleme: Kitap, konusunda da denildiği gibi girift bir roman. Girift çözülemeyecek şekilde iç içe karışmış olan demek. Kitap girift kelimesinin tam olarak fiziksel karşılığı. Taban, Tavan ve Gök adlı üç bölümden oluşan kitabın başlıkları ve içeriği bile öyle ustaca yazılmış ki… Hatta bence kitaba ufak bir zaman yolculuğu havası da vermiş. Çok fazla kitap okudum ama böyle muhteşem çok az kitap okudum. Ne desem az kalacak, kitap üzerine konuşulacak çok şey var ama bunu bu yorumda yapmak istemiyorum. Düşüncelerimi, duygularımı kelimeye dökerken kitaba ve yazarımıza haksızlık edecekmişim gibi geliyor. Bu nedenle size sadece kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum ve keyifli okumalar diliyorum.
Düş Kesiği
Düş KesiğiGüray Süngü · Ketebe Yayınları · 2020783 okunma
Reklam
96 syf.
9/10 puan verdi
Kanatları Ölü Açıklığında
Deli Bal'dan sonra okuyunca ister istemez bir karşılaştırmaya giriştim Kanatları Ölü Açıklığında'yı. Ve kesinlikle daha çok sevdim içindeki öyküleri. Yazarın 2.kitabı olmasından mütevellit Deli Bal'dan daha yetkin bir dil kullanmış gibi geldi bana. Ve öykülerin birçoğu daha içimizden konulardan seçilmişti ilk kitabına oranla. Bu durum, daha çok hoşuma gitmesini sağladı öykülerin. Kıskançlıklar, çocuk olmak, eylemler, unutmak, Diyarbakır anneleri, İstanbul'un gözdelerinden Yılanlı Yalı, asker kaçakları, evsizler, çocuk gelinler gibi birçok konu... Hayalle gerçeğin girift anlatımında buluşmuştu. Çok severek okudum birçok öyküyü. En sevdiğim öyküler; "Düğün Gecesi", "İbrahim Dağı", "Saklambaç", "Kemikler" ve "Yılanlı Yalı Söylencesi" oldu. Gerçekten çok çok severek okuduğum öykülerdi her biri. "Kasap Havası", "Turunç" ve "Ten Rengi" öyküleri ise okumasam da olurmuş diye düşündürttü. Artık Pelin Buzluk kalemiyle iyi ki tanıştım dediğim ve yazdıklarını takip edeceğim yazarlardan biri.
Kanatları Ölü Açıklığında
Kanatları Ölü AçıklığındaPelin Buzluk · Can Yayınları · 2012104 okunma
12. yüzyıldan Saltuklu eseri Erzurum Tepsi Minare ve Artuklu eseri Harput Ulu Camii minareleri gibi erken örnekler oldukça basık ve kalın gövdelidir. 13. yüzyıl örnekleri daha ince uzun olmaya başlar. İlk yarıdan olan örnek­ lerde dekor henüz çok sadedir. Düz kilit örgülü gövdede sırlı tuğlalı veya çi­ni mozaikli basit bilezikler görülür. 6unlar
Sayfa 70 - * Kültür bir mozaiktir ve geçmişin, geçmişe dair birikimin izlerini taşır. O nispette yaratma tabiri yaratılmış olana yalnızca keşfetme imkanı verir. Zira akılda beden misafirhanesindendir.
Selçuklu taş işçiliğinde bitkisel unsur, geometrik motifler, yazı ve daha az olarak figürlü dekor ana bezeme unsurlarıdır. Bitkisel dekorda ana motif üç dilimli palmet yapraklarıdır. Bazen sadece yarım palmet yaprağı işlenmiştir. Çoğu kez de yarım ve tam palmetler girift bir bitkisel ağ, arabesk meydana getirir. Yarım ve tam palmetlerin uçlarında meydana gelen düğüm gibi kıvrıl­malar (volut), Türk bezeme sanatının en belirgin özelliğidir. Yaprak bezeme­leri bazen daha çok lotusa benzer şekillerde bordürler meydana getirir. Bizans devri devşirme (Spolie) sütun başlıklarının etkisi ile çok stilize akantus yaprakları da kullanılır. Bunlar genellikle iki katlı yaprak sırasına sahiptir. Çok rastlanan, yaprak ve arabesklerden oluşan desenlerin yanı sıra, Divriği Ulu Camii, Konya İnce Minareli Medrese, Erzurum Çifte Minareli Medrese por­tallerinde olduğu gibi, adeta bitkisel bir heykel şeklinde, hayat ağacı kaynaklı iri desenlere de rastlanır.
Sayfa 11
Taş bezemenin özellikle 13. yüzyılda, çok zenginleşen Selçuk mimarisinde girift ve başarılı örnekler verdiğini görürüz. Genellikle 13. yüzyılın ilk yarısın­dan olan erken örnekler daha yassı kabartma, tekstil karakterinde bezeme ile dikkati çeker. Konya Sırçalı Medrese (1242-43), Divriği Kale Camii (1180), Divriği Sitti Melik Türbesi (1195-96), Kayseri Çifte Medrese (1205), Aksaray Alayhan (1210-20), Antalya Evdir Han (1215-19) portalleri gibi arkaik karakterli yapılar bu erken stile örnektir. Bu portallerde geometrik ağlar, köşeli desenler, kufi yazı ana dekoru teşkil eder. Bu erken örneklerde dıştan içe doğru önce silmelerle ayrılan çerçeveler görülür. İkinci veya üçüncü sıra­ da geniş bir geometrik bordür yer alır. Basık ve yayvan olan stalaktitli portal nişi yine geometrik bir bordürle kuşatılır ve bu bordür nişin köşelerinde içeri kıvrılarak, içini de dolanır. Stalaktitler iridir. Niş köşeliklerinde rozetler görü­lür. 1217 tarihli Sivas Darüşşifası portali gibi bazı anıtsal karakterli erken örnek­lerde bitkisel desenler de görülmeye başlar. Bu örnek bütünüyle, 13. yüzyıl ikinci yarısına tarihlenen portallerin hazırlayıcısı olur. Daha yüksek kabartma­lı olan 13. yüzyıl ikinci yarısı portallerinde stalaktit nişler uzar, niş iç yan du­varları çeşitli farklı motiflerle bezenmiş sahalara ayrılır.
(Sayfa 9-10)
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.