Düşünce dünyamızın daralması sebebiyetiyle düşülen çukurdan kelimeler ve okumalarla çıkılabilir. Nasıl okumalar? Elbette doğru okumalar. Analiz yeteneğimizin körlenmesine sebebiyet vermemek için sürekli düşüncelerimizi bilevli tutmamamız gerek. Keskin olmalı öyle ki karşı cepheden bir hücum başladığı zaman geri püskürtme kabiliyetinde ve gücünde olsun. Doğru değerlendirme ve doğru okuma yapmak için çözüm yolu; yedirerek, kalbe dokundurarak, ruha yerleştirerek okumak.
Zaman değişiyor,düşünceler de zamanla birlikte evrim geçiriyor ama bu evrim; kötü, çift başlı bir yaratığa dönüşüyor gittikçe. Çünkü insanımız aciz, okumayı doğru yapmıyoruz ne hayatı doğru okuyabiliyoruz ne olayları ne kitapları. Gözümüzü diktiğimiz şey eleştirmek,kötülemek,sürekli aşağıya çekmek. Bu,insanların başarısızlıklarını kamufle etmek için kullandıkları yöntem, örtü ve gizlenmeyi bu şekilde yapıp iyi olan şeyleri pusuya düşürmek derdindeler. Kimsenin iyiye,başarıya tahammülü yok! Bu da yine doğru okuyamamaktan geliyor, nereden gidersek gidelim hangi yolu kullanırsak kullanalım çıkacağımız yer burası olacak.
Kapıları açmak gibi bir derdimiz yok,geliyoruz kapının önüne,kapıyı çalıyoruz ve sonra gidiyoruz ama kapıyı zorlamadın ki, icabında kapı olmalısın,kapının da görevinin farkına varmalısın işte bu farkındalıktan doğacak doğru okuma.
Velhasıl çok kalibresiz yetişiyoruz,çok fazla dolu olmamız gerekirken fazla ses çıkarıyoruz, boş teneke misali.