- "Maruz kalma diye modern bir imtihanımız var artık. Ne kadar ilkeleriniz ne kadar sınırlarınız olursa olsun, teknolojiyi hayatı kolaylaştırmaktan çok algı yönetiminin başat unsuru haline getirenler istedikleri herhangi bir gelişmeyi burnunuzun dibine kadar getirip gözünüzün içine sokabiliyor.
Burada o gelişmenin sizi ilgilendirmiyor
Kitap okuyan kızların şu avantajı var: kitabı güzel bir şekilde çantanıza koyar dilediğiniz vakit istediğiniz yerde okursunuz kimse de demez "la bu napıyor?" Ama erkeklerde öyle mi? Bazen elimizde sadece o kitabı taşıyoruz dolmuşta ve sair yerlerde okuduğumuz vakit "yavşağa bak kız tavlamak için okuyor bakalım ömründe kaç kitap okumuştur" gibi yaftaları yeme ihtimalimiz var. Acaba çok mu abarttım? :):):)
Erkeği önünde diz çöktürüp evlenme teklif aldı diye bunun çok romantik olduğunu zanneden kezopatralar ile kucağında kalp olan Çin malı oyuncak ayı aldı diye kendini romantik zanneden kekoreçlerin cahillikleri ölümüne yarışır.
Ama asıl cahillikte zirve tek taşın karatı oranında aşkın boyutunun ölçüldüğü günümüz ilişki anlayışına ait.
Kendi
Merhabalar. Öncelikle çok az kitabın konusundan bahsedip düşüncelerime geçmek istiyorum. Kitapta Holden adlı bir lise öğrencisinin okuldan atılması ile başlayıp, ailesinden korktuğu için eve gidememesi ve bu sırada yaşadıklarını konu alıyor. Karakterimiz genç yaşında tabiri caizse hayattan bezmiş, sürekli her şeye lanet okuyan ve küfür eden, küçük
Sınav haftamın sadece iki günü kaldığına ve arada hafta sonu olduğuna göre, haftada toplam 9 saat anca uyuduğumu da göz önüne alırsak geriye kalan tüm enerjimle bu incelemeyi yazacağım.
Çok mu abarttım bilmiyorum ama bu kitaba gerçekten ama gerçekten BAYILDIM. İlk elime aldığım an sınav haftası en azından bir şeyler okumuş olurum, kısa zaten
sen bana geldikten sonra neler değişti hayatımda biliyor musun;
vişne reçeli kahvaltıda vazgeçilmezim oldu, bitkilerden en çok kaktüsü severdim ama fesleğeni daha çok sevmeye başladım, en sevdiğim burç koç burcu oldu, beyaz ayakkabıyı zaten çok sevdiğimi biliyorsun, uyurken asla çorap giyemem demiştim ama uyurken çorap giymeye bile razı geldim ben
"Önce söz vardı." Hz. Âdem'e ilkin isimler öğretildi. Kitap "Oku" emriyle başladı. Dünyamız kelimeler dünyası, hepimiz bir sözlüğün içinde yaşıyoruz. İçinde yaşadığımız sözlükler bizim dünyamız. Kelimeler şeffaflaşıp varlığımızla bütünleşiyor, kelimelerle eksik kalıyor veya kelimelerle tamamlanıyoruz. Bir kelimenin
Gerilim-polisiye romanları denince akla gelen isimlerden biri de Tess Gerrıtsen'dir.
Yazarın kitaplarını yakından takip edince artık yazım diline de hakim olabiliyorsunuz.
Hatta bu kitabını okurken ben bu işi iyice abarttım, çözdüm bile diyebilirim. Hatta yazarla aynı yolu mu izliyoruz diyerek yazara değilde kendime fazla övgüler düzerek