Ekonomik refah, israfın artması, manevi-kültürel öğelere önem verilmemesi ve toplumun temel dayanağını oluşturan asabiyetin bozulması vb. sebepler, bu sonucun ortaya çıkmasında büyük rol oynar.
“Tüm hayat bir çöküş sürecidir kuşkusuz. Ancak işin dramatik yanını oluşturan, dışarıdan gelen ya da geldiği sanılan, unutamadığımız, tüm suçu üzerine yüklediğimiz ve de en zayıf anlarımızda arkadaşlarımıza anlattığımız o büyük ve ani darbeler etkilerini hemencecik göstermez.
Ve bir de içeriden gelen darbeler vardır.
İş işten geçene kadar hissetmezsiniz,
ta ki bir daha asla o iyi adam olmayacağınızı en nihayetinde fark edene kadar.
İlk türden kırılmalar hızla gerçekleşiyor gibi görünür; ikinci tür ise neredeyse siz hiç hissetmeden olur ama aslında aniden gerçekleşmiştir”
F. Scott Fitzgerald
#GeceyeBirNot
Osmanlı İmparatorluğu'nda 2. Meşrutiyet, 1908 yılında II. Abdülhamid'in baskıcı yönetimine son vererek parlamento ile anayasal bir düzene geçişin gerçekleştiği dönemi ifade eder. II. Meşrutiyet, Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk kez 1876-1878 yılları arasında ilan edilmiş olan Meşrutiyet'in yeniden hayata geçirilmesidir.
31 Mart Vakası ve Hareket Ordusu'nun baskısı sonucunda II. Abdülhamid, 23 Temmuz 1908'de Meşrutiyet'i yeniden ilan etmek zorunda kaldı. Yeniden tesis edilen Meşrutiyet, Osmanlı toplumunda büyük bir heyecan ve umut dalgası yarattı. Yeniden oluşturulan Meclis-i Mebusan, Osmanlı halkının seçilmiş temsilcilerini bir araya getirdi ve hükümetin yönetiminde daha büyük bir rol oynamalarına olanak tanıdı.
Ancak, 2. Meşrutiyet dönemi, iç ve dış siyasi belirsizliklerle ve çatışmalarla dolu geçti. İttihat ve Terakki Partisi ile diğer siyasi gruplar arasındaki çekişmeler, siyasi istikrarsızlığa neden oldu. Ayrıca, Balkan Savaşları gibi dış olaylar, Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarını hızla kaybetmesine neden oldu.
Sonuç olarak, 2. Meşrutiyet dönemi, Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasi, sosyal ve ekonomik dönüşümünde önemli bir dönüm noktasıdır. Ancak, çeşitli zorluklarla karşılaşması ve istikrarsızlık yaşaması, Osmanlı İmparatorluğu'nun sonunu hızlandıran faktörlerden biri oldu. Bu dönem, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş sürecindeki önemli bir aşamayı temsil eder.
Çöküş sevgisizlikle başlar.
Biz son yıllarda sevgi ve toplumsal
ahlak duygumuzu kaybettik.
Bugün bir gazeteyi elimize alıp
birlikte okuyalım.
Tüm haberleri okuduktan sonra ülkenin
fotoğrafını çekelim.
Kim diyebilir ki bu ülkede sevgi hakim?
Üniversite duraklama dönemi. Sonrasında kişinin meyline göre ya çöküş başlar ya da yükselme
Yağmur
@Yagmur_tks
·
26 Nisan 16:05
Peygamberimiz, “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.” demiş, ama biz üniversiteden mezun olduktan sonra yeni bir şey öğrenmeye gerek duymuyor, gelişimimizi durduruyoruz. Bu çok yanlış.
Dönüşüm Modern dünya edebiyatında çok tartışılan, çok yorumlanan ve edebiyat akımlarına yerleştirilmesi zor eserler bırakan Franz Kafka, 3 Temmuz 1883'te Almanca konuşan Çek asıllı Yahudi bir tüccar ailenin oğlu olarak Prag'da doğdu. Kafka'nın babası, yoksul koşullardan zengin bir tüccar durumuna yükselmiştir. Annesi ise varlıklı,
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları
Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
İmparatorluğun/Krallığın/Devletin veya Cumhuriyetin temelleri Adalet üzerine örülmemişse ve yönetim/iktidar/güç sahipleri halkından kopmaya başlamışsa o merkezi güç eni sonu çökecektir. Geçmiş zamanı değiştiremezsiniz, geleceği değiştirmek içinde şimdiki zaman da doğru dokunuşlar ile şekillendirebilirsiniz. Yönetimi esas olan kuvvet geçmişinden koparsa ve şimdiyi doğru yönetmezse, geleceğin de akıbeti çöküşle neticelenir. Halkından kopan yönetim kendi zümreleri ile halkın bizatihi kendisini değerler olgusu üzerinden sömürerek köleleştirir ve uyanmamaları için cahil bırakır. Birileri bolluk içinde yüzerken, onlara bu yetkileri ve akabinde imkanları verenler ise pislik içinde hayatta kalmaya çalışır. O halde vicdani olguları, kişi ve inandığı değerin sahibi arasında yaşanması, kişinin sömürülmesini engelleyecektir…