spinoza ve aşk
"spinoza açısından kesin olan şey, ikiyüzlülülüklerin ve budalalıkların ötesinde, kendi varlığımızı sürdürme çabamızın (conatus) bir eseri olan bir cömertliğin mümkün olduğudur. kendinden vazgeçmeden başkasıyla varolma. oysa spinozist tarzda yaşamayan bizler ya başkasıyla varolurken kendimizden vazgeçeriz, ya da birlikte varolacağımız başkasının kendinden vazgeçmesini talep ederiz. bu da mutlak bir mutsuzluk ve pasifliktir. böylece sevgi gibi sevinçli bir duygu bile bir şantaja dönüşür.
Binlerce duygulanışımız, en temelde üç kaynak duygulanıştan türemektedir. Bunlar, sırasıyla, sevinç, keder ve arzudur. Spinoza’ya göre, bize ilk bakışta çok karmaşık gibi görünen onca duygulanışımız, titiz ve nes­nel bir irdelemeyle bakıldıkta, bu üç temel kaynağa geri döndürülebilir: Biz hangi etkilerde bulunursak bulunalım ya da hangi etkilere maruz kalırsak kalalım, gerçekte ya sevinçle ya da kederle duygulanmaktayız; yaşamak denen bu oyunda ısrarımız da var-kalma çabamız (conatus) ile eşanlamlı olan arzudan kaynaklanmakta.
Sayfa 123 - ayrıntı yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Devinimlerimizin kaynağı olan “var-kalma çabası” (conatus) bizi tüm bu karşılaşma ve etkileşimler evrenine karıştırır; kendimize yarayana yaklaşma, yaramayandan kaçınma tavrımızın esas olduğu bu süreçte çoğu zaman bizi yönlendiren etkilerin kaynağını fark etmeyiz. Seçti­ğimiz hayatları yaşadığımızdan kuşku duymadan yaşar­ken, gerçekte karşılaşmalarımızla sıkı sıkıya belirlenmiş hayatlar yaşıyor olmamız bundandır.
Sayfa 72 - ayrıntı yayınlarıKitabı okudu
"Bedenin ne kadar gücü varsa ruh da o kadar özgürdür" - Spinoza Spinoza Freud'a tam burada yaklaştırılabilir. Zira kederle sevinç arasında yırtılan bu conatus, ölüm içgüdüsüyle hayat içgüdüsü, Thanatos'un kederiyle Eros'un sevinci, arasında bocalayan libido'dan başka nedir ki?
Conatus: Bütüncül güç istencidir. Spinoza'nın tespitidir.
Yine de bilincin kendisinin bir nedeni olması gerekir. Spinoza bazen arzuyu "kendisinin bilinciyle birlikte iştah" diye tanımlar. Ama bunun arzunun sadece nominal bir tanımı olduğunu vẹ bilincin iştaha hiçbir şey katmadığını belirtir ("Bir şeye, onun iyi olduğuna hükmettiğimiz için yönelmeyiz, tam tersine, o şeye yöneldiğimiz için onun iyi olduğuna hükmederiz"). Öyleyse arzunun gerçek bir tanımına ulaşmamız gerekmektedir; bu tanım aynı zamanda bilincin iştahın işleyişine gömülü gibi durmasının "nedeni"ni de gösterecektir. İştah ise her şeyin kendi varlığında sürüp gitmek, her bedenin uzamda, her ruhun ya da fikrin düşüncede sürüp gitmek için sarf ettiği çabadan başka bir sey değildir (conatus). Ama bu çaba bizi, karşılaşılan nesnelere göre farklı farklı şekillerde eylemeye itiği için, onun bize nesnelerden gelen etkilenişlerce her an belirlendiğini söylemeliyiz. Conatusun bilincinin zorunlu olarak nedeni olan sey de bu belirleyici etkilenişlerdir.Ve bu etkilenişler, karșılaşılan şeyin bizimle bileşmesine, ya da tam tersine, bizi çözüp dağıtmaya yönelmesine göre bizi daha büyük ya da daha küçük bir yetkinliğe (sevinç ve keder) geçirmelerini sağlayan bir hareketten koparılamaz. O yüzden de bilinç, conatus'un başka cisim veya bedenlere ya da başka fikirlere bağlı olarak değişmesini ve belirlenmesini gösteren böylesi bir geçişin (daha büyükten daha küçüğe, daha kiüçükten daha büyüğe) süreğen hissi olarak belirir. Doğamla uyuşan nesne beni, hem kendisini hem de beni kapsayan daha üstün bir bütünlüğü oluşturma yönünde belirler.
Sayfa 32 - NorgunkKitabı okudu
"Her şey, varolma gücü uyarınca, varlığını sürdürmeye gayret eder." Bu gayret (Latincede conatus), hayatın evrensel bir kanunudur ve modern biyoloji bunu doğrulayacaktır.
Reklam
"PARA" DENEN arzu nesnesine olan bağımlılık, ücretli hizmetin zemini, bütün iş sözleşmelerinin artdüşüncesi, hem işverenin hem de çalışanın farkında olduğu tehdidin temelidir. Kapitalist yapılar iş­ verenleri yegâne para tedarikçisi durumuna getirmiştir. Ücretli emekçilerin bedenlerini "hizmete" koşma işi, conatus-arzu'nun para denen nesneye sabitlenmesinden alır gücünü.
"Kierkegaard'a göre insan varoluşunun anlamı, Spinoza'daki conatus ile Schopenhauer'deki İstenç temel mefhumlarıyla paralel olarak, sürekli ve bilinçli iç mücadelede yatar."
Sayfa 162 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Kierkegaard: İman ve Öznel BireyKitabı okudu
"Çaba kavramı ile Hobbes, daha sonra Spinoza'da conatus kavramı ile karşılanan, insanın hayatta kalabilmek için gerçekleştirdiği içsel eylemleri anlatır."
Sayfa 433 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
231 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.