(...) Fetih yapan savaş beyi, sefere çıkan komutan, iktidar sahibi hükümdar (bu iktidar kendisine değil, çokluğa aittir), kendi kârının ve endüstriyel icraat hayallerinin peşinde koşan kapitalist patron. Öyleyse, bir bakıma en genel anlamıyla patronluk, esir almak demektir ve kapitalist sömürü dışında, günümüzde anlam taşıyan başka alanlarda da bu durumun dışavurumları görülebilir: STK yöneticilerinin, önder sıfatıyla, aktivistlerin faaliyetlerinin sonuçlarını kendine mal etmesi, üniversitede ensesi kalın hocanın asistanların yaptıklarını, sanatçının da yardımcılarının yaptıklarını kendine mal etmesi... bunlar kapitalist girişime dahil değildir, hedeflerinin de finansal kazançla hiçbir alakası yoktur. Ama bu kişiler de patrondur, genel anlamda patronun özgül örnekleridir ve herhangi bir efendi-arzunun hizmetine koşulmuş tebanın çabasını (conatus) esir alırlar.