"Ama bil ki, zihnin cehennemindir." diyor Kinyas. Hem çok doğru, hem de çok yanlış. Eğer güzelse zihnimize kaydettiklerimiz, cennet dururken nasıl cehennem olabilir ki...
Kinyas ve Kayra, onlar hikayelerini anlatmaya başladıklarında başta o kadar sıkıldım ki. Ne saçma sapan kişler ya bunlar dedim kendi kendime. Arkadaşlarım ne okuyorsun deyince, Kayra diye bir deliyi deyip geçtim. Sonra hayatlarının içinde buldum kendimi, bazı cümleleri birkaç kez okudum sindirmek için ve ara ara kitabı kapatıp soluklandım.
"hiç bir şey yok."diyor Kayra, çünkü hayatlarında hiçbir şey bırakmıyorlar. Ne sevdikleri bir insan, ne herhangi bir duygu. Acı, sevgi, mutluluk, özlem hiç bir şey yok. Ve çirkin Kayra yok olmayı seçiyor. O hayattaki tek hedefine yaklaştıkça ben şimdi vazgeçecek diye bekliyorum. Vazgeçmiyor Kayra, hem üzgünüm vazgeçmeyişine hem de mutluyum onun adına, belki şimdi mutludur diye. Güzel Kinyas, tünelin sonundaki ışığı son anda fark edip o ışığa sıkı sıkı tutunan Kinyas. Sen yaşamayı, hissetmeyi seçtin ve seninle birlikte herkes mutlu oldu. Yapmış olduğun onca kötülüğe rağmen yinede mutluyum hedefine ulaştığına.
Kinyas mı yoksa Kayra mı daha cesaretliydi. Benim cevabım Kinyas, yaşamayı seçmek daha zordu...