Okuması pek kolay olmayan bir kitap, ilk başta büyük bir hevesle başladım ama kısa süre sonra zorlanmaya başladım.
Şimdi arada sırada açıyorum, ilgimi çekmeyen bölümleri atlayarak okuyorum.
Yazar, Darvin ve Spencer’in fizyolojik evrim ve sosyal evrimi çıkış noktası olarak almış.
Yaşamın başlangıcı ve ilerleyişi sırasında insanın sahip olduğu
"Ertesi gün gazeteler, Brixton Gizemi " olarak adlandirdiklari haberlerle doluydu. Herbirinde olayın uzun açıklaması bazılarında ise baş mekaleler bulunuyordu. Bana yeni olan bazı bilgiler vardı. Hala not defterime notlar alıyor cikarimlar yapiyordum. İşte onların kisa bir özeti:
The Daily Telegraph ," suç tarihinde daha tuhaf özellikleri olan çok az trajedi vardir. " diye belirtmisti. Kurbanın Alman ismi, diğer bütün sebeplerin yokluğu ve duvardaki tehditkar yazı hepsi siyasal mülteciler ve devrimcilerin yaptigina işarettir. Sosyalistlerin Amerikada pek çok kolu vardı, merhum şüphesiz olanların yazılı olmayanların yasalarını cignemisti ve izi sürerek yakalanmıştı. Vehmgericht, carbonari, marchioness de Brinvilirers, Darvin teorisi , malthus presipleri ve Ratcliff otobanı cinayetlerine çok inceden dokunduktan sonra makale, hükümeti uyararak ve ingiltere 'deki yabancıları daha yakından izlemeyi savunarak sonuçlanıyordu.
İncil'i ilk kez İngilizceye çeviren Tyandale kilise tarafından diri diri yakılmış, Darvin ve Galileo bilimsel teorileri yüzünden mürted ilan edilmişlerdi.
STEPHAN JAY GOULD,
İNSANIN ÜÇ BÜYÜK AŞAĞILANMASINI ŞÖYLE SIRALAR,
1. EVRENiN MERKEZiNDE DEĞİLİZ. KOPERNIK. 1473-1543
2. HAYVANLARLA AKRABAYIZ. DARVİN
1809-1882
3. ZiHNİMİZDE MiSAFİRiZ .FREUD. 1856-1939
Marksizm'e ve insanı hayvan yerine koyan düşünce sistemlerine karşı Batı düşüncesinin yeni çırpınışlar ve arayışlar içerisine girdiğinin farkında değillerdir. Kendileri marksist düşüncenin hülyası ile maddeciliğe kulluk yaparken Avrupa, silip süpürdüğü bu düşünceyi çöplüğe fırlatmıştır: Darvin'in teorileri geçerliliğini çoktan yitirmiştir. İlericilik iddiasıyla ortaya atılan bu beyefendiler esasen en büyük mürtecilerdir. İnsanlığın dine dönmesinin artık bir zorunluluk olduğunu, bir ruhî gerçek olarak kabul eden çağımızın hakiki ilericileri kendi iç alemlerinde bu ihtiyacı duymakta ve dile getirmektedirler. Tefekkür edebilen akıllar, huzur ve saadetin ancak dinin kucağında bulunabileceğine; hem de üç asırlık bir kararsızlık, şaşkınlık ve dalaletin arkasından... Allah Teâlâ'nın lütfu ile, Batı düşünücesinin yuvarlandığı müthiş uçurumlardan ve sürüklendiği karanlık çöllerden korunmuş ve o karışık tarihî akımlardan... kendisini uzak tutmuş olan biz müslümanlar hiçbir tarihî olaya ve hiçbir sebebe dayanmaksızın bizleri bu karanlık çöllerde yolumuzu şaşırıp bataklığa saplanmakla burun buruna getiren sistemleri seçmemiz ve benimsememiz halinde ahmak değil, ahmakların en ahmağı olmuş oluruz.
Allah'ın emriyle sizi uçurumun kenarından kurtarıp esenliğe çıkarmışken; sizi dünyanın efendileri yapmışken; ondan asırlar sonrasında size ne oldu ki onun ilkelerini terk edip, Batı dünyasını sosyal krizlerin girdabına sokmuş olan Voltaire'lerin, Darvin'lerin, Sartre'ların, Hitler'lerin, Musolini'lerin, Bush'ların ilkelerine sarılarak, "ulusçuluk belası'yla birbirinize düşman kesildiniz?.. Oysaki üzerinde oturduğunuz, gününüzü gün ettiğiniz bu miras, ondan ve onun emsâlsiz sahabesinden kalmıştı sizlere!..