Belki de tek sorun şuydu: biz ne istediğimizi bilememiştik hiçbir zaman. Ve dolayısıyla her şeyi deniyorduk. Belki görünce istediğimiz, uğruna yaşadığımız şeyi hatırlarız diye.
Benim görüşüme göre, bir dil nasıl ancak gerçekten öğrenilince konuşulabiliyorsa, karakterler de ancak insanları iyice inceledikten sonra yaratılabilir.
Bu deneyin bizlere gösterdiği şey başkalarının yanında kendi sesimizi dinlemenin ya da inançlarımızı korumanın ne kadar zor olduğu. Eğer içinizde ben olsam farklı yürürdüm diye düşünen varsa kendisine neden el çırptığını sorsun. Çocuklar, hepimizin içinde büyük bir kabul görme ihtiyacı vardır ama özgün ve farklı olan şeylerinize de güvenmek zorundasınız; tuhaf ya da rağbet görmeyen şeyler olsalar da. Frost’un dediği gibi, ‘Yollar ikiye ayrılmıştı ormanda ve ben daha az katledilmiş olanı seçtim, /Bütün ayrımı yaratan da buydu.’