Kitabı şuan bitirdim, tekrar gözden geçireceğim ki bazı şeyleri unutmayayım. Hastanede yatan hastalarla çalışıyorum, onlar ölümcül hastalıklarla uğraşmıyorlar ama benim de gözlemlediğim, onlara birey olarak biricik olduklarını hissettirmek onları iyi hissettiriyor. Ve güzel geri dönüşler yapıyorlar. Kendimde farkettiğim şey ise, ben ölümü konuşuyorum, çekinmiyorum ama ölen kişilere bakmama tabum var. Ölen hayvanları bile asla görmek istemiyorum. Kitap bitince böyle bir çelişkim olduğunu farkettim. Bunun üzerine düşüneceğim.
Yazarın hayatı beni çok etkiledi. Bu kadar ölüm ve hastanedeki şartlarla uğraşan biri son yıllarında birçok felç geçirmiş ve hastanelerde kalıp "artık ölmek istiyorum" seviyesine gelmiş. Onu daha çok araştırmak istiyorum.
Bu kitabı çok değerli bir hoca sayesinde okudum. İyi ki onu tanımışım. Teşekkür ediyorum 🩷