Aysel Hanım'ın incelemesini okuyunca bende bu kitap ile ilgili bir inceleme yazma ihtiyacı hissettim. Burçağın kısacık yaşam öyküsü aklıma gelince tüylerim diken diken oldu, gözlerim yeniden doldu. Bu kitabı okurken hayatın ne kadar değerli ve aynı zamanda kırılgan olduğunu, bizim için anlamı olan kişilere hakettikleri değeri mutlaka hissettirmek gerektiğini, ömrün hoyratça ve sorgulamadan geçirilmesinin ne büyük bir hata olduğunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Kitap, en çok değer verdiğimiz insanların göz göre göre hayatımızdan ve bu dünyadan nasıl yitip gidebileceğini ve bizimde bunu çaresizce kabullenmekten başka bir şey yapamayabileceğimizi anlatıyor. Ruh haliniz iyi iken bu kitabı okuyun. Ruh haliniz kötü iken ise mutlaka okuyun. Böylece sizi olumsuz duygulara iten meselelerin ne kadar üzülmeye, kızmaya, çökkünlüğe sürüklenmeye değer olup olmadığını tekrar ve daha objektif olarak değerlendirebilirsiniz. Bu günlükte, günlüğü tutan çocuğa bir süre sonra lösemi tanısı konuyor ve hastalıkla mücadele sürecinde Burçak günlüğüna yazmaya devam ediyor. Onun günlüğüne yazdıklarından ruh halini, savaşını, yaşadıklarını sizde yaşıyorsunuz adeta. Evlat acısı... Allahım sen bunu hiç bir ana babaya yaşatma.
Bu kitabı yıllar içinde bir kaç defa alıp benim için önemli insanlara hediye ettim. Geçenlerde sahaflarda gözüme çarptı ve tekrar aldım. Burçağı öyküsünü ise, çocuklarıma baktığımda bazen hatırlıyorum hala ve ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorum bir kez daha...