Bilim kurgu türüne kendimi bildim bileli pek ısınamadım. Sebebini de sanırım zihnimin kısırlığı olarak görüyordum ama bazen de bu tarz kitaplarda bulduğum açıklık, eksiklikler beni içine almadığı gibi bir şekilde oturtamadığım hikayeler yüzünden koşarak uzaklaşıyorum. Buna örneğim son olarak bir hevesle elime aldığım
En canınızdan bezip "Benden bu kadar," dediğiniz anlarda, bir oyunbozan çıkar ortaya. Kendinizi yok etmeyi, en azından yok saymayı düşündüğünüz bir anda, birisi bir kahve ısmarlayıverir; ve bir kahveye fit olup, yaşama devam etmeye karar verirsiniz. Değişen bir şey yoktur tabii - ve bu kimse yeni biri de değildir. Bu, iyi niyetli olduğu sanılan, o anda yaptığının farkında olmayan insanlar yüzünden yüzlerce intihar önlenir; yüzlerce kopuk yaşam, çürük de olsa yaşamınızın rengine uymayan renkte iplikle dikilir. Önüne bakıp da renk farkını gören, daha fazla dayanamaz; ama nasılsa bu pek sık rastlanan bir şey değildir.
İbn-i Haldun'a göre, artı ürünü ele geçirme yollarından biri de, siyasi makam, mevki ve rütbe sahiplerine yaltanmakla, boyun eğme(kendi tabiriyle :"temellük ve hudû'") yoludur.
Kadın ve erkek kendi fıtratlarına uygun yaşadığında huzurlu oluyor.
Banu Hanım, toplumda kaybolmaya başlayan erkek ve kız figürleri, erkekleşen kadınlar ve kadınlaşan erkekler var ne yazık ki bunu görüyoruz. Konuyla alakalı olarak “Kızları Kız gibi Erkekleri Erkek gibi Yetiştirmek” adlı bir kitabınız var. Bir uzman olarak tabloyu nasıl
Cemaati özlüyoruz çünkü mutlu bir yaşam için en önemli özellik olduğu halde, yaşadığımız dünyanın çok daha az sunabildiği ve vaat etmeye daha isteksiz olduğu güvenliği özlüyoruz. Fakat cemaat, inatla ortada yok, bir türlü yakalanamıyor veya uzak kalmaya devam ediyor. Çünkü güvenli bir hayat hayallerimizi gerçekleştirmek için bu dünyanın bizi