Suriye'den ve diğer mazlum coğrafyalardan karelere bakın. Görmediğimiz bir şey kaldı mı? Can çeki şen çocuklar, yıkıntılar içinden paramparça çıkarılan be bekler, yavruları kollarında son nefesini veren annelerin feryatları, bombardımanlar... Her şey avucumuzun içinde, parmaklarımızın ucunda. Paylaşıyoruz, Whatsapp grupla rında birbirimize yolluyoruz, üzerine yorumlar yapıp beğeni'ler topluyoruz. Değişen ne? Hiçbir şey. yansıyan
Kanlı ceset fotoğraflarının uluorta ve durmaksızın paylaşılması, kalpleri dört aşamada katılaştırıyor: İlk önce bakamıyorsunuz, içiniz parçalanıyor. İkinci aşamada ba- kabilmeye başlıyorsunuz, "vay alçaklar", "vay zalimler" nidaları eşliğinde üzülmeye devam ediyorsunuz. Üçüncüde tepkiler artık, "tüh, yine katliam yapmışlar"a dönüşüyor. Dördüncü ve son aşamada, "yazık'tan başka ses çıkmıyor ağzınızdan. Tüm bunların ardından hâlâ ağlayabiliyorsanız, gerçekten şanslı azınlıktansınız.
Sık sık sorulan, "Yaşananlar bizi neden etkilemiyor? Üzerimize ölü toprağı mı serpildi?" sorularının cevabı tam da burada. Gözler göre göre, gönüller de alıştı. Acı sıradan- laştı, normalleşti, rutin hale geldi. Tıpkı Filistin ve başka coğrafyalardaki acılar gibi...