O gün AŞKIN MÜCADELESİ diye bir kitap okuyordum. Hemen kuzenim geldi - Niye bu kitabı okuyorsun - Başka kitap yok mu - Senin yaşın kaç başın kaç ( tabiki ben klişe bir laf söyledim Aşkın yaşı yoktur !) shdgfkd en son cümle önemli -ERGEN MİSİN SEN ? Deli oluyom laaannn
- Sen deli misin kızım? - Olmasaydım üzülürdüm.
Reklam
Cesaret kendin olmaktır <3
Nedir cesaret? Cesaret sen olmaktır. Kendin olmaktır. Ayakkabılarını çıkarmak ve yalınayak toprağa basmaktır. Ne varsa zamanında yapamazsın denilen, ne varsa yapmak istediğin ancak dillendiremediğin onu denemektir. İstemediğin ne varsa, onun yüzüne hayır diye haykırmaktır. İnsan, iş, düşünce, ideal ve yargılar, tüm bunlar sana ait değilse veya sen onlara ait değilsen, öyle düşünerek değil, kurumuş bir yaranın kabuğu gibi bir anda koparıp atmaktır. İzi kalsın, ne olursa olsun onlara bakarak yoluna devam edeceksin. Sağır ol, korkak leş yiyicilerinin acayip seslerine, yapamazsın söylentilerine ve deli misin sen sorularına. Tanış kendinle. Kişisel gelişim kitaplarında değilsin sen. Senden başkası bilemez seni. Hayat çok seyircili bir oyundur. Oyunu ya oynarsın ya izlersin. Emin ol izlemek kolaydır. Ama asla sana ait olmayan bir koltukta.
Namaz, Müslümanın Alametidir
Bir Türk genci İslâmı kabul eden bir Almanla evlenmiş. Tabii ki Alman kadın, İslâmı öğrenmiş, duaları ezberlemiş ve namaz kılmaya başlamış. Kocasına bakmış. Görmüş ki ne namaz var, ne niyaz. Bir gün, "Sen ne biçim Müslüman sın? Hiç namaz kıldığını görmüyorum. Ne de câmiye gidiyorsun, Dinsiz misin nesin?" diyerek fenâ halde azarlamış. Gerçekten de, İslâmı kabul eden nice insan, yıllardır Müslüman olan kişilerden daha fazla dinini yaşıyor, namazını kılıyor. Demek ki, sarsılmak, kendimize gelmek durumundayız Nan tir. Çünkü, namazsız bir mü'min düşünülemez. Büyük âlim ve evliyalardan Hasan Basri'nin şu sözü ne kadar anlamlıdır: "Siz sahabeleri görseydiniz deli sanırdınız. Onlar sizi görseydi kâfir derlerdi."
nursena
nursena
İliklerime kadar durulduğum şu aciz bedende uzunca bir süredir düşünmekten kaçıyordum. Neye ihtiyacım olduğunu hiç anlamadım, hiç anlamadım. Ben körler ülkesinde ayna satan yaşlı adam. Gözlerimi kaybettim genç yaşımda ama severdim denizi. Bir kadın vardı ipince fikrimce, sesini hiç unutmadım, neşeliydi haliyle. Sen dedim her gün gelir misin buraya yalnız başına? Evet gelirim dedi, çünkü yalnız kalmak delilerin yapabildiği bir şeymiş öyle söylemişti. Epeydir oradaymış dans etmek için, haykırmak için geliyorum dedi. İlacı denizlerde bulmuştu. Şimdilerde bu kıyıda tek bir insan sesi bile duymuyorum. Hem neden buraya gelmiştim? Sanırım cevabı biliyorum, o deli olduğunu iddia eden kıza tutulmuştum. Şimdilerde ne zaman deniz görsem bir sigara yakarım ve o kızı düşünüp iç çekerim. Belki hala bir şeyleri göremiyorum ama; Benim denizlerim senin saçlarındır, o güneşin batışını andıran parlak turuncu saçların.. Bir gün dokunabilirsem onlara narince, neler hissedeceğim kim bilir kendimce.. Hissetmekti asıl mesele, bir ömür nasıl geçerdi öldükçe..
Vefâtının 48. Yılında aziz ruhunun önünde tazimle eğilirken gönlümden kağıda akan birkaç kırık-dökük his tercümesi; Rûhun Altaylarda mı, Ötüken yışında mı? Tanrı dağlarındaki kam yakarışında mı? Her neredeysen işte, bahtiyar mısın Atsız? Bahtiyar mısın orda sazsız, sözsüz, hoyratsız? Buldu mu mâverada Ruh Adam'ı Güntülü? Yeşil gözlü o
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.