Bilmeyenimiz yoktur bu eseri ;
Ama benim gibi çok ilginç ve hazin hikayesini bilmeyenleriniz de çoktur diye tahmin ediyorum.
1890’da bir Rum olan kaptan Asteri , Balat çarşısında bir Meyhane açar.
Meyhanesine de Rumca “meydan” anlamına gelen “Agora” adını koyar.
Meyhane masa yerine kullanılan dev fıçıları ve ucuz şaraplarıyla kısa zamanda ün
Bir delice zeytin
bu şehir
bu nehir
bu şiir...
Delediyor beni
İstanbul'a
Güler'e kavuşmak
Aşktan öleceğim yere...
Giderken çantamı kaybettim babamdan
kalma kahverengi
Dönerken kendimi...
Zeytin İlhan Berk’te bir parça deniz mavisidir:
Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nda “sitem”dir:
Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim
Zeytini söyleyelim
Zeytin eğri büğrüdür ama kayalardan fışkırır
Yedisinde meyve verir
Ve ölmez, görülmez öldüğü
Ağır aksak meyvelense de kısır kalmaz
Kadınımızdır.
Zeytini söyleyelim zeytini
Sana bu satırları
Bir sonbahar gecesinin
Felç olmuş köşesinden yazıyorum.
Beşyüz mumluk ampullerin karanlığında
Saatlerdir, boşalan kadehlere
Şarkılarını dolduruyorum,
Tabağımdaki her zeytin tanesine
Simsiyah bakışlarını koyuyorum*
Ve, kaldırıp kadehimi
Bu rezilcesine yaşamların şerefine içiyorum:
Burası Agora Meyhanesi
Burda yaşar
"Zeytini anmadan edemeyiz tabii. Onun 60 yıl önce Akdeniz çevresine yerleşmiş olduğunu gösteren fosilleri bulundu. Fakat o, soylu bir kültür ağacı olarak Akdeniz çevresine bizim kıyılarımızdan geçiliştir. Helenistik devirden kalan heykel ve abidelerdeki rölyeflerinden anlaşılıyor ki zeytin ne kadar eski bir kültür ağacıdır. Zeytin ve zeytinlikler Akdeniz'in mavisi gibi kıyı man zaralarının belirgin bir unsuru, Akdeniz peyzajlarını tasvir eden ozan ve ressamların vazgeçemedikleri bir motif olmuştur. Maki ağaççıklarını anlatırken de söylemiştim ki delice onun ceddidir ve şimdi delice üzerine aşılanarak üretilmektedir. Marmara'dan Hatay'a kadar Ege ve Akdeniz kıyılarımızda delice yaygın olduğu için zeytinliklerimizi üretmek işten bile değildir. İncir de zeytin gibi eski bir Akdenizlidir. Yarım milyon yıl önce Güney Avrupa'da yaygın olduğu fosillerinden bellidir. Bir kültür ağacı olarak ama o da zeytin gibi bizden gitmiştir. Akdeniz çevresine zeytini yayan- ların Fenikeliler olduğu söylenir. Yunanistan'a Homer'den sonra gelmiş olacak ki İlliada'da onun adı geçmiyor."
Sayfa 217 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
YAĞMURUN ALTINDA
Yirminci yüzyılı yaşadım
Ertelenmiş bir yüzyıldı bu
Yıkık bir sur yazgımızın uydusu
Bekletir ömrü yürüyen ayla birlikte
Bırakmaz günün adını koyalım.Yanıtsız bir yaşamdı erdemimiz
Herkes içindi ve kimse içindi
Okunmamış bir yazı, umudu doyuran,
Duaları düşünmek neye yarar
Kurgular tutuşturdu bacalardan.Yirminci yüzyılı
Günlerdir seninle ilgili yazma cesaretini toplamaya çalışıyorum.
Seni okuyup , anlayıp , seninle ilgili yazmamak yanlış olurdu.
Eksik kalırsa cümlelerim beni affet Virginia!
"Kendine Ait Bir Oda" ve Virginia Woolf ' anlatabilmek için sizinle aşağıda iki ayrı intihar mektubu paylaşacağım;
Birisi Virginia Woolf 'un
Sana bu satırları
Bir sonbahar gecesinin
Felç olmuş köşesinden yazıyorum.
Beşyüz mumluk ampullerin karanlığında
Saatlerdir, boşalan kadehlere
Şarkılarını dolduruyorum,
Tabağımdaki her zeytin tanesine
Simsiyah bakışlarını koyuyorum*
Ve, kaldırıp kadehimi
Bu rezilcesine yaşamların şerefine içiyorum:
Burası Agora Meyhanesi
Burda yaşar aşkların en
- [ ]
Bazen öyle özlüyorum ki
Zeytin gözlerini
Delice elele yürümek
İstiyorum seninle
Yağmur altında
Sırılsıklam ıslanarak
Seni seviyorum
Seni seviyorum
Demek istiyorum
“AGORA MEYHANESİ
Bilmeyenimiz yoktur bu eseri ;
Ama benim gibi çok ilginç ve hazin hikayesini bilmeyenleriniz de çoktur diye tahmin ediyorum.
1890’da bir Rum olan kaptan Asteri , Balat çarşısında bir Meyhane açar.
Meyhanesine de Rumca “meydan” anlamına gelen “Agora” adını koyar.
Meyhane masa yerine kullanılan dev fıçıları ve ucuz
1890’da bir Rum olan kaptan Asteri , Balat çarşısında bir Meyhane açar. Meyhanesine de Rumca “meydan” anlamına gelen “Agora” adını koyar.
Meyhane masa yerine kullanılan dev fıçıları ve ucuz şaraplarıyla kısa zamanda ün yapar.
Ama meyhanenin ününü artıran olay ilgisiz bir biçimde İzmir kaynaklıdır.
Aradan zamanlar geçer...
Tarih 1959’dur.
Onur