546 yılında Ju-Jan Kağanı A-na-kuai'nin emriyle Türk Bümin, Ting-linglerin üzerine yürüdü. Savaş sonunda onlardan bin çadır (!) insan esir aldı. Utkunun verdiği gururla böbürlenen Bumin, ödül olarak A-na-kuai'den kızını istedi. ''Bu ne cürret, siz bizim demirci kölelerimizsiniz,'' dedi Ju-Jan Kağanı. Bumin'in hayal kırıklığını, güçlü bir müttefik arayan Batı Wei İmparatoru, kızını onunla evlendirerek dindirdi. Ama ne Bumbin ne de İstemi Ju-Janların bu hakaretini asla unutmadı.
Sayfa 46 - Alfa Yayınları
Es-Selâm
Esenlik, ferahlık veren, her türlü kötü durumdan selamete erdiren... "Rahim olan Rab'den söz olarak 'selam' vardır" (Yasin-58)
Her Güne Bir Esma
Reklam
Yüce tanrı dirilt eski kurtları Bir Demirci çekici ile sed yarsın Geri almak için Aziz yurtları Bizi yine Ergene'den çıkarsın
Gel, Fatiha'm ol, seninle kalkayım, sesinle tutunayım Allah'a. Elif-lam-mim ol dudağımda, çözeyim seni, seninle baş- layayım okumaya. Âl-i İmran'ım ol, kucağında varayım Meryem'in mihrabina... Tevbe'm ol, uyar beni, tut yakamdan, öyle döneyim Allah'a. Enfal diye düş kalbime, çağrı ol benim ile kalbim arasında. YâSîn'im ol, müjdeni ver, dirilt beni yeni baştan, toz ol- muş kemiklerin sonrasında. Fetih diye açıl bana, al beni yanına, sar beni ve kefâ bil- lahi şehidâ libasına. Duha'm ol, al beni koyu gecenin ortasından, önceler- den hayırlı et sonraları bana. Şems'im ol ufkumda, gel dokun sıcacık buz tutmuş ümit- lerimin kanatlarına. İnfitar'ım ol, çatlat dudağımı, yar kalbimi, kır kabuğumu bahar olasıya. İhlas'ım ol, biricikliğimi hatırlat, baş başa bırak beni Rabbimle, Bir'e bir kalayım sonra. Nasr'im ol fevc fevc katıl akışıma, mahcubiyetle düşür beni istiğfar yoluna. Felak'ım ol, azımı çoğa say, içimin nüvelerini patlat, uk- delerimi çöz bir daha. Nas'ı fısılda kulağıma, uyuyan es'leri uyandır ruhumda, hatmeyle beni boydan boya. Al nefesimi güzellerin nefesine dolanan seslere dola. Al adımı dudağına, menzillerimi sırala, her ayetin her hecesinde benim coğrafyamda bir şehir ara.
Sayfa 101Kitabı okudu
aklımdaki ateş içimi yakarken, elimdeki ateşi bedenim hissetmiyor!
Habbab, o kadar kendini Mus'ab'ın hidayeti meselesine kaptırmıştı ki o anda kızgın bir demiri eli ile tutmuş, o demirin elini yakma acısını bile hissetmemişti. Mus'ab, Habbab'ın elindeki o kizgin demiri görünce; şaşırmış; "Ey Habbab! Yanmıyor musun?" demişti. Habbab: aklımdaki ateş içimi yakarken, elimdeki ateşi bedenim hissetmiyor!" diye cevap vermişti. Mus'ab, daha da şaşırmıştı. birkaç gündür, onun da yüreği yanıyordu. Böylece bir sohbet ortamı oluşmuş, Habbab yeni öğrendiği İslam'ın hakikatlerine dair şeyleri ona anlatmaya başlamıştı. Habbab bir demirci mahareti ile o güne kadar eliyle dövdüğü demirleri bırakmış; sanki Mus'ab'ın yüreğini eline almış, şimdi Mus'ab'ın yüreğini Efendimiz'den (sas) öğrendiği ilahi kelamın mesajları ile dövmeye, yoğurmaya başlamıştı. neticesinde Mus'ab Müslüman olmaya karar vermis, sonra soluğu Daru'l-Erkam'da almış, huzur-u Nebi'de imanını ikrar etmişti.
Sayfa 222
TEFSİR USÜLÜNÜN GAYESİ Konu itibariyle Kur'an'ın ayetlerini çeşitli yönleriyle ele alıp inceleyen söz konusu ilmin gayesi, Kur'an'ın anlaşılmasına yardımcı olmakhr. Bu yüzdendir ki tefsir usulü, Kur'an'ın ilahi vahiy olarak farklı özelliklerini yansıtan çeşitli ilim dalları, Kur'an'daki edebi sanatlar, genel prensipler ve ayetlerin tefsiriyle ilgili hususlarda ihtiyaç duyulan birtakım kaide ve esaslar üzerinde durmaktadır. Şurası bir gerçek ki özellikle bu esas ve kaideler, geliştirilmesi ve genişletilmesi düşünülen her ilmin bir anlamda planı konumundadır. Nasıl plansız olarak herhangi bir üretimi gerçek- leştirmek mümkün değilse, belli kaide ve esasları önceden tespit etmeden bir bilgiyi düzene koymak da mümkün değildir. Bu anlamda mesela, fıkhın füru alanına giren meselelerin tespitinde, fıkıh usfüü ilmine ihtiyaç vardır. Çünkü bu ilmin esaslarını öğrenmeyen kimseler, hüküm istinbat ederken meseleleri iyi tahlil edemez böylece de isabetli sonuçlara varamazlar. Aynı şey hadis usfüü ilmi için de söz konusudur. Zira belli usfü ve kaideler olmadan hadislerin sahihini sahih olmayandan ayırt etmek kısacası, bu alanda söz söylemek de pek mümkün değildir. Bu yüz- den denebilir ki, Kur'an'ın sağlıklı bir tefsirinin yapılabilmesi için de tefsir usfüü ilmine ihtiyaç vardır. İşte söz konusu ilmin gayesi de öncelikle kendi alanına giren hususları tespit edip ortaya koymak, sonra da bunları Kur'an'ın hem lafzi hem de içsel manalarının anlaşılmasında yardımcı bir unsur olarak kullanmakhr.
Reklam
115 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.