Gözlerimi açtığım zaman, yüzüme yıldızlar doldu. Kır sesleri bana kadar yükseliyordu. Gecenin kokuları, toprak ve tuz kokuları şakaklarımı serinletiyordu. Bu mahmur yazın o olağanüstü erinci, yükselen bir deniz gibi içime doluyordu.
İktisat fakültesinde efendi efendi dersine çalışarak anaakım (neoklasik) ekonomi ideolojisine iman etmiş uslu bir ekonomist için doğa bir üretici falan değil, pasif bir hammadde kaynağı ve atık deposudur.
Tek üretim faktörü insan emeği ve kapitalidir (!)
Yani denizler balık üretmez, planktonlar ve ormanlar oksijen üretmez, doğa verimli toprak
Kısa kesip Musalardan başlayalım
Onlar ki ferahlatırlar koca yüreğini
Olympos'taki babaları Tanrı Zeus'un
Olanı, olacağı, olmuşu dile getirerek,
Tatlı sesler dökülür dudaklarından
Ve babaları gümbürtülü Zeus'un sarayı
40 Gülümser bu ışıltılı tanrıça sesleriyle,
Karlı Olympos'un doruğu yankılanır,
Ezgileri yüceltir
Tanrılar yer alnna gizlemiş besinleri.
Yoksa insan bir gün çalışıp rızkını sağlar.
Sonra bir yıl sırtüstü yatardı.
Asar bırakırdı sabanını ocak başında,
Çözerdi çiftini çubuğunu, öküzlerini.
Zeus kızınca Prometheus'a,
Kendisini aldatan o sivri akıllıya,
Sakladı varını yoğunu insanlardan,
O gün bugündür dertlere boğdu
"Herkes herkese bir lokma bir şey verebilir, ama boğaz bağışlamak ancak Allah'a mahsustur." diyor Hz. Mevlânâ. Ve fikrini şöyle sürdürüyor:
Allah cisme de boğaz verir, ruha da. Her uzvuna ayrı ayrı boğaz bağışlar. Tanrı'nın lütfu, su içsin de yüzlerce ot bitirsin diye toprağa da boğaz ihsan eder. Sonra topraktan yaratılan