Sadece yaşamak istiyorum. İnsanların nefes almak istemesi kadar doğal bir istek. Yaşamayı beceremiyorum. İnsanların kendini öldürmesi gibi doğal bir durum.
Öteki bahtiyar faniler arasında, şurada burada, tasasızlığımı ninnilerle avutuyor ve şen sabah vakti, başıboş gezerek her şeyi kendi halinde bırakıyordum . Hava hoş ve parlaktı ve ruhumun üstünde hiçbir gölge yoktu...
Tanrı bilir, diye düşündüm, acaba bir iş bulacak mıyım? O üst üste gelen ret cevapları, o yarım vaatler, o kuru "hayır"lar, o zaman zaman beslenen ve boşa çıkan ümitler, her defasında suya düşen o yeni yeni teşebbüsler cesaretimi sıfıra indirmişti.
-Onu seviyorsunuz! seviyorsunuz! diye yineliyordu. Ama ne söyledi, ne yaptı kendisini sevmeniz için? Sizi bilirim: görüşleriniz beni sarsardı da söylemezdim: bahse girerim ki bir seçkin çevre adamı bile değildir. Sizi sevdiğine inanıyor musunuz, inanıyor musunuz buna? Aldanıyorsunuz: sizi sevmiyor. Koltukları kabarıyor, işte o kadar! İlk fırsatta bırakacak sizi. Bir sürü güç duruma soktuktan sonra yol verecek. Çapkınlığına kurban gideceksiniz. Gelecek yıl, <<Herkesle düşüp kalkıyor>>, diyecekler sizin için. Babanız hesabına canımı sıkıyor bu, dostumdur, yaptıklarınızı öğrenecek, onu aldatabileceğinizi ummayın.
Sayfa 193 - Can Yayınları, 1983 basımıKitabı okudu
-Thérèse, onu sevmiyorsunuz, değil mi? Bir yanlışlıktı, bir unutuş anıydı, korkunç, saçma bir şeydi yaptığınız, zayıflıktan, şaşkınlıktan, belki de kızgınlıktandı. Onu bir daha görmeyeceğinize yemin edin.
Sayfa 192 - Can Yayınları, 1983 basımıKitabı okudu