Öyle ya, işte bütün o muharrir beyefendiler değil midirler ki siyaset-i hariciyeden siyaset-i iktisadiyeye kadar bütün hataları, bütün sevapları görürler; bilumum cemiyatı, fırkaları, şirketleri tenkit ederler, halka doğru yolu gösterirler, ıslahattan, teşkilattan dem vururlar, hiçbir idareyi, hiçbir iş adamını beğenmezler, vapur tarifelerinden fiyat cetvellerine kadar yapılacak tadilatı bilirler ve en şedit bir lisanla, hatta bazen gözlerini yumup ağızlarını açarak, demediklerini bırakmazlar, hülasa vakıf-ı küll-i umur, faal, müteceddid, müteşebbis, muktedir, bi-emsal adamlardır... Elbette bu kıratta, bu mahiyette insanların idare ettikleri cemiyet hiçbir cemiyet ile kabil-i kıyas olamaz, orada intizam, mantık, dirayet hâkim, gözler kamaştırıcı bir şule-i zekâ nafizdir. İşte içinde olmayan bir şahıs düşünse düşünse ancak böyle düşünür, mantıken böyle hükmeder ve bu kanaatle yaşar. Hayır!
Sayfa 386Kitabı okudu
Reklam
Çok çok korkunç bir durum!
Sahabilerden olan Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre; Peygamber'imiz (s.a.s.) şöyle buyuruyor: "Müflis, kimdir, bilir misiniz?" Biz: - Aramızda müflis, parası, pulu ve malı kalmamış kimsedir yâ Rasulallah diye cevap verdik. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu: "Ümmetimin asıl müflisi, Kıyamet günü Allah'ın huzuruna namaz, oruç ve zekât ile geldiği halde falana küfrettiği, filâna iftira ettiği, berikinin malını yediği, ötekinin kanını döktüğü, bir başkasını dövdüğü ortaya çıktığı için yaptığı iyiliklerin bir kısmı falana, öbür kısmı filâna verilen ve borçları karşılanmadan iyiliği bittiği takdirde hak sahiplerinin günahları kendisine devredilerek böylelikle cehenneme atılan kimsedir."
Sayfa 61 - FURKAN YAYINLARIKitabı okudu
Çözümleme olarak söz edilen zihinsel yetenekle rin kendisi çözüme uygun değildir. Onları sadece et kileriyle değerlendiririz. Haklarında bildiğimiz diğer şeylerden biri de onlara fazlasıyla sahip olmanın güç lü bir haz kaynağı olduğudur. Kuvvetli bir adamın fi ziksel yetenekleriyle övünmesi, kaslarını çalıştıran hareketlerden keyif alması gibi, çözümleyici de kar maşık bir durumu çözmek için gösterdiği çabadan gurur duyar. Yeteneğini açığa çıkaran en küçük işler den bile haz alır. Gizemli şeylere, bilmecelere ve hi yerogliflere bayılır; bunları çözerken öyle bir zekâ sergiler ki, bu durum sıradan bir algıya sahip kişilere doğaüstü bir olaymış gibi görünür.
Evet, okuyup da Rus olan bir kız veya oğlan mevcut olacağına ölsün daha iyi...
Azeri Türklerinin çoğunun Rusçayı anadilleri gibi rahat konuşmaları da rahatsız eder Rıza Nur'u. "Çar idaresi 50 yıl daha kalsaymış Kafkasyada da Türk kalmayacakmış…" sözleriyle endişelerini dile getirir. Yine Türk kültürünün kayboluşuyla ilgili duyduğu bir vakayı anlatarak şöyle der: "Kırk yıl kadar evvel Baküde bir mollanın kızı Rus mektebine gitmiş, okumuş, çarşafsız sokağa çıkmış, halk üzerine üşüşüp kızı öldürmüşler, Bu vaka çirkin bir cinayettir. Fakat diğer bir cephesinden bakınca halkın binefsihi ve sevk-i tabii ile mevcudiyet ve beka müdafaasıdır. Bu sebeple cinayet değil, büyük bir kahramanlık. Büyük milliyetperverlik, yüce bir meziyettir. Evet, okuyup da Rus olan bir kız veya oğlan mevcut olacağına ölsün daha iyi; yahud bu tehlikeden Türk çocukları cahil kalsın herhålde evladır. Türk çocuğu tenevvür etmeli, fakat esas şart olarak Türk kalmalı."
Sayfa 169Kitabı okudu
Abdullah b. Mes'ud, ileri gelen sahabilerin on ayet ezberleyince, amel etmesini ve manalarını öğrenmedikçe, başka ayetlere geçmediklerini haber vermektedir. Bir başka alim de "Zekat oranı kırkta birdir. İki yüz hadis öğrenen bu öğrendiklerinin zekatını vermiş olmak için beş tanesiyle amel etmelidir." der.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.