Koca Yavuz, Fatih Camii avlusundaki musallaya uzatıldığında ne ihtişamı kalmıştı, ne de hiddeti... Sıradan bir ölü olarak musallaya yatıyor, herkes ibretle bakıyor, imam “Er kişi niyetine...” deyip tekbir aldığında ölümün sağladığı eşitlik en büyük ibret olarak gözler önüne seriliyordu. Musalladaki tabutun içinde yatan, bir “er kişi”den ibaretti. Osmanlı padişahları, bu ibret dolu levhayı hiçbir zaman unutmuyorlar, halkın içine çıktıkları veya askeri teftiş ettikleri sırada “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var” şeklinde ve koro halinde haykırılmasını memnuniyetle karşılıyordu. Bunun dünya tarihinde başka bir örneğine rastlamak, Devr-i Saadet müstesna tutulursa, mümkün değil.
Allah'a toprakları Allah katında geri verilene kadar, dünya üstünde yeniden devr-i saadet kurulana kadar kimse hiçbir şeyden emin olmamalıydı. Sonunda Allah'a tam bir teslimle iman etmek için herkesin diken üstünde olması şarttı. Biliyordu, dünyadan korkmayan Allah'tan da korkmazdı.
İlk gördüğümde seni Kandilli'de
Attığım harf Latinceydi uzaktan
Batasıca Batıcılık!
Ve Türkçe kavilleştik o gece senlen...
Lakin Arap Harflerine döndük
Sarmaş-dolaş olunca nihayet
Meğer sen de ben de Müslümanmışız
Koca Yavuz, Fatih Camii avlusundaki musallaya uzatıldığında ne ihtişamı kalmıştı, ne de hiddeti... Sıradan bir ölü olarak musallaya yatıyor, herkes ibretle bakıyor, imam "Er kişi niyetine..." deyip tekbir aldığında ölümün sağladığı eşitlik en büyük ibret olarak gözler önüne seriliyordu. Musalladaki tabutun içinde yatan, bir "er kişi" den ibaretti. Osmanlı padişahları, bu ibret dolu levhayı hiçbir zaman unutmuyorlar, halkın içine çıktıkları veya askeri teftiş ettikleri sırada "Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var." şeklinde ve koro halinde haykırılmasını memnunlukla karşılıyordu. Bunun dünya tarihinde başka bir örneğine rastlamak, Devr-i Saadet müstesna tutulursa, mümkün değil.
Allah'a topraklan Allah katında geri verilene kadar, dünya üstünde yeniden devr-i saadet kurulana kadar kimse hiçbir şeyden emin olmamalıydı. Sonunda Allah'a tam bir teslimle iman etmek için herkesin diken üstünde olması şarttı. Biliyordu, dünyadan korkmayan Allah'tan da korkmazdı.