bakma öyle derinden!
irkilir kalbimin ince sızısı,
bir ömür taşırım, geçmez yarası.
varsa senden yana;
alnımda bir ayrılık yazısı;
özü cehennem çıkması,
rengi kömür karası,
belki iki sevda arası;
silinir de yok olur...
tut bir dilek içinden,
hüznüne düşman.
gerçekleşmezse o üzülsün,
o olsun pişman!
sen ki bir mükemmellik,
serin bir rüzgârsın,
her çıkmaza düştüğünde;
o utansın, o ağlasın.
güneş bile imrenir, öyle bir ışıksın.
bunlar iltifat değil, sen zaten alışıksın!
sevgi, merhamet, zerafet;
hepsi sana özenmiş.
her birine sahipsin, hepsinden karışıksın.
İnsanlar isyan edilmemiş, gözlerinin önünde bağıra çağıra ağlanmamış meselelerin yara açmadığını, üzerine eklenen kısacık zamanların ise acıları yok ettiğini zannediyor olmalı.
Cemre anne, babasını kaybetmiş ve amcasıyla yaşayan genç bir kız. Konuşamadığı ve onlara mecbur olduğu için yengesi tarafından sürekli zorbalığa uğramış. Yolu Kuvars ile birleşince hayatının yönü değişiyor.
Cemre Kuvars'ın evinde çalışmaya başladığında eğitimine, hayatına ve kendisine dair büyük değişiklikler yaşamaya başlıyor.
Kitap bolca hüzün, bolca sevgi ve bolca olay içeriyor.
*Bazen tünelin ucunda ışık yoktur.
Bazen sadece kayıplardan ibaretsindir.
Bazen umutlar bile lal olur…
Çünkü konuşsalar da kimse duyamaz seslerini.
*Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir.
Hiçbir şey bilmemek, hiçbir şey öğrenm emek, hiçbir şey istememek, hiçbir şey duymamak, yalnız uyumak, uyumak hep, bugün tek dileğim bu. Utanılacak, rezil bir dilek, ama yürekten.